Hz. Mevlana’nın öğretisi evren-şümuldur ve bu evren-şümul olan öğreti pek çok insanın gönlünde kabul bulmuştur. Birçok gayrimüslim, yani Yahudi ve Hristiyan dinine mensup kişiler demişlerdir ki: “Biz Hz. Musa’yı Hz. Mevlana’da gördük, Hz. İsa’yı Hz. Mevlana’da gördük.”
Bütün insan vicdanlarına hitap eden nasıl bir öğretidir bu?
İşte şöyle diyor:
“Sevgi doğru bilgiden gelir. Aşk sayıya gelmez, hesaba sığmaz sevgidir. Sevgiden bakırlar altın kesilir. Sevgiden acılar tatlılaşır. Sevgiden bulanık sular arı duru hale gelir. Sevgiden ölüler dirilir.”
Hz. Mevlana
Sevgiye giden yol doğru bilgiden geçtiğine göre, doğru bilgi nasıl bulunur?
Yanlış aklı doğru akla çevirmekle bulunur. Yanlış akla tasavvufta ‘vehim’ denir. Nefsimizin olumsuz halleri burada yoğunlaşmıştır. Öfke, kin, kıskançlık, gazap, baskı, yönlendirme, zorla kabul ettirme, zor kullanma, emretme, yönetme. Bunların tersine baktığımız zaman ne görürüz? Yardımlaşma, paylaşma, merhamet, dostluk, kardeşlik, birlik, bütünlük, merhamet, şefkat, hoşgörü. Bütün bunlar insanı insan yapan şeyler.
İşte Hz. Mevlana’nın öğretisinde İslami prensiplerin tamamen akılcı, doğru akılcı ve hümanistik olduğunu görürüz ve bunlar bütün din bilgilerini birleştirici özellikler taşır. Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Allah: “Peygamberler arasında farklılık yoktur” der. O halde peygamberleri doğru olarak anlamak, aslında hepsini doğru anlamaktır.
Yine Hz. Mevlana şöyle der: “Farklı dil olması önemli değil. Gönüldeki anlam önemlidir. Çünkü Allah bütün dillerin sahibi.”