Dünyayı üç talakla boşamak

Bize verilen nefs öldürülmesi gereken bir canavar değil. Tam tersi, olgunlaştığı zaman insana hizmet etmesi ve ruhlaşması mümkün olan kutsal bir varlık.

Rahmi Oruç Güvenç Üsküdar'daki evinde, bir röportaj sırasında. 8 Şubat 2016.
Aşağıdaki metin, Rahmi Oruç Güvenç’in 28 Mayıs 2011 tarihinde, Ankara'da verdiği konferansın ses kaydının bir bölümünden deşifre edilmiştir.

Dünyada yaşandığı zaman dünyevi zevk adı verilen şeylerin bazılarının insana helal olarak lütfedildiğini görüyoruz. Allah bizim bunlardan faydalanmamızı istiyor. Yemeyin demiyor. İçmeyin demiyor. Başka şeyleri yapmayın demiyor. Fakat bunların ahlaki, etik, aslına ve istenilene uygun şekilde yapılmasını arzu ediyor. Fakat bu zat gibi bazı insanlar başka bir terfi içindeler. Bu alemde fakat başka bir boyutta yaşayan insanlar. Onlara helal edilen şey normal insanlara helal edilenden farklı. Bunun böyle olduğunu kabul edip de buna tatmin gözüyle ve olabilirlik gözüyle baktığımız zaman ne oluyor? “Bizim içinde bulunduğumuz şartlarda tatmin olduğumuz ihtiyaçlar gerçek midir değil midir? Yeterli midir, değil midir? Bunun ötesi var mıdır?” soruları geliyor. Bunun ötesinin var olduğunu bu yüce gönüllülerden öğrendiğimiz zaman da ona talip olmamız söz konusu oluyor. O zaman dünyayı üç talakla boşamak gündeme geliyor.

Ama dünyayı boşamaktan kastettiğimiz şey tamamen onu olumsuz görmek değil. Biz dünya altyapısını kabul ettikten sonra onun üzerine emprovize yapabilecek bir caz icraatına geçebilir miyiz? Veya geçelim anlayışı geliyor. O zaman müzisyen oluyoruz. O cazı yaparken hür olabilmek neye ait? Ruha ait bir keyfiyet. Beden de onunla rezonansa girip dans edecek. Onu elde etmeye başladığımız zaman ruh bundan mütelezziz, tebessüm ediyor. Çünkü onun istediği şey bedenin o hürriyetin tadına varması ve o hürriyetin asli kaynağından istifade edip bütün zaman boyutlarında onu yaşar hale gelmesi. O zaman beden ne oluyor? Ruhlaşıyor. İşte Bektaşi nefesinde “nefsimiz ruh, nutkumuz can bula” duasının bize ulaştırdığı mesaj.

Demek ki bize verilen nefs öldürülmesi gereken bir canavar değil. Tam tersi, olgunlaştığı zaman insana hizmet etmesi ve ruhlaşması mümkün olan kutsal bir varlık. Ya çamura ya nura. Nura gittiği zaman ruhla rezonansa girmek imkanına sahip. Hani patron derler ya hanımlar kalıp çıkarırlar kıyafet yapmak için filan, ruh patronundan dikilecek nefs elbisesi.

O elbiseyi giydiğimiz zaman beden ruhlaşma temayülünde olduğu için o bedenin ihtiyaçları ve beslendiği nimetler de değişiyor. Yeme içme yerini başka bir şey alıyor. Mesela bir mutasavvıf dostumuz, “Üstadımdan işittiğime göre o seviyeye gelen Allah dostları koku ile beslenir” derdi. Bazı Allah dostları bir şeyi düşündüğü zaman ağzında o şeyin tadını hissedermiş. O da bir beslenme metodu.

Bunun gibi pek çok olaylar bizi nereye götürüyor? Bulunduğumuz vasattaki şartlanmaların dışına çıkabildiğimiz zaman, bütün vasatlarla bağlantı kurabileceğimiz imkanına götürüyor. O zaman burada yaşanan bir şeyin farkına vardığımız gibi, bilmem kaç ışık yılı mesafedeki bir şeyin de farkına varabilme şansımız var. En azından şansımız var, yok değil. En azından olabilir. Ama liyakat kesbedildikçe o olabilirliğe yaklaşma şansı var her zaman.

Etiketler: nefs, riyazet
İlginizi Çekebilecek Sohbet Deşifreleri

Hz. Mevlana ve Peygamberler

Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Allah: “Peygamberler arasında farklılık yoktur” der. O halde peygamberleri doğru olarak anlamak, aslında hepsini doğru anlamaktır. 

Son Podcast
#173 – Sema

Rahmi Oruç Güvenç’in 1 Aralık 2012 tarihinde Ankara’da verdiği seminerin ses kaydının sekizinci bölümü.
Güvenç semanın tarihçesi, uygulaması ve kendi çalışmalarıyla ilgili bilgi veriyor.