Gün 4 – Oruç, Burhan, Sema, Elif, Lam, Mim

Bakara ve Ali İmran. ikisinde de elif lam mim var. Üstadımız Turgut Baba’ya göre: Elif, nefs-i emmare. Lam, nefs-i levvame. Mim, nefs-i mutmainedir.

Aşağıdaki metin  Rahmi Oruç Güvenç tarafından, 5 Mayıs 2017 günü, Yalova, Gökçedere'de süren 114 gün 114 Gece sema etkinliği sırasında yapılan bir konuşmadan deşifre edilmiştir.

Sema Kuran Kuran zikir çok şükür beraber gidiyor.

Semayla meşgul olmak en önemli görev. Yardımcı unsurlar var. Mutfak, temizlik dış alemle ilişkiler elektrik vs. işleri hepsi bir arada yürüyor. Zuhurattan gelen görevle işler yürütülüyor. Geçmiş zamanlarda da ahenkle yürütülüyor. Gelenekleşen, kendi kendine talip olan arkadaşlarımız oluyor. Bunlar da zuhuratlarla oluyor. Ama yeni gelenler de oluyor. İnternet aracılığıyla genel duyurular yapılıyor. Bazı arkadaşlar da bakamıyor. Haliyle tekrar açıklama gerekiyor. Fakat Rupert Scheldrake’in rezonans teorisi var: Bir şey öğrenildiğinde daha sonra kolaylaşıyor. Kısacası eskisi kadar şu şöyle olsun demiyoruz. Fakat bazı şeyler unutuluyor.

Yukarıya (semahaneye) sadece su götürülüyor. Dışarıdaki mutfak eşyaları geri dönmeli çünkü özlüyorlar mutfakta olmayı. Son yıllarda mutfakta kim olacak düşünmüyoruz. Kendi kendine yeni arkadaşlar ahenkle çalışıyorlar. Ahengi artırmak da mümkün. Cengaver arkadaşlarımız mutfakta çok çalıştılar. Termal suyunun, içme suyunun buraya gelmesi de bir lütuf. Uzun semalarda bu cengaver arkadaşlar şimdi yer alsa ne iyi olur. Mesela 20 dakika sema yeter diyor sonra çay-sohbet, saatler geçiyor. Ama bu değişebilir. Cengaverlik varsa, 40 dakika derken 12 saat sema yapanlar gördük…

Şimdi Mutlu Baba gibi söyleyip gülüyoruz. Ankara’da bir arkadaşla tanıştık. Bu hanım kilo kaybetmeden, hiç yemeden içmeden yaşıyor ve çok mütevazi biri. İnsanlık aleminin bu modelden haberdar olması için bu konuyu önemli buluyoruz.

Avusturya’da psikosomatik klinikte röportaj yapılıyor. İlk kez oruç tutmayı denemişler. Hanım, “öleceğimi zannettim…” demiş. Bir öğün yemediği için! “… fakat ölmedim” diye seviniyor. Bizim arkadaşlarımız normal oruç yanında 3 gün oruç tutuyorlar. Aylarca devam ediyor. Sağlıkları iyi. 150 gün oruç tutan hanımın dediğine göre sağlık yediklerinizle ilgili değil. Karar verme, inanabilme, irade kullanma ve uygulayabilmeyle ilgili.

Rufai dergahına giderdik. Kemal Baba’nın toplantılarına. Hamur kazıma demiri gibi gül adı verilen demirler var. Zikir sırasında gül de kızışınca aç bakalım ağzını evladım der. Cıss diye ses çıkar. Dile bir şey olmaz.

Prof. Gutmann bir film çekti. Türkiye’de yasaktır. İsmi Changing Consciousness olabilir. Kaçak izlenebilir. Rumeli ve Balkanlar’da Rufai dergahlarını çekmişler. Bu meclis, bu olabilirlikleri kaldırabilir diye anlatıyoruz. Sonra Cerrahi dergahına Anadolu’ya geliyor. Burhan denilen olaylar gösteriliyor.

Vaktiyle bizim de dergahımız vardı. Sabaha kadar sohbet zikir olurdu. Bir akşam Terzi Raik Efendi grubu geldi. Renkli zikir halkası oluştu. Raik Baba ortada meydan aynası diye şiş topuzlu zincirle dönüyor. Biz de halkadayız. Bir ara halka yürümedi. Oktay merdiven başında durmuş. Korkmuş. Kaçmak için. 1978 yılı olabilir. Sonrasını hatırlamıyorum.

Hindistan, Pakistan’daki zikir, sema çok enteresan. Oradan güzel örnekler filmde de veriliyor. 30-40 yaşlarında bir derviş kirpi gibi her yeri iğne dolu. Bir şiş alıp diline batırıyor alttan şiş çıkıyor. Dilini kesiyor sonra tekrar yerine takıyor. Tanıdığımız Dr. Gutmann çekmiş bunu.

İplerle bağlayıp kontrol ediyorlar ve dokunamıyorlar. O kadar saf haldeymiş ki o hali bozulmasın diye de dokunmuyorlarmış. “Buna ne gerek var?” diyen varsa…

Peygamber zamanında davete icabet, Ahmet er Rufai gidiyor ve A. Geylani de oradaymış türbeye geldiği zaman, “Neslinden geldimse, ver elini öpeyim” diyor. Nurdan el çıkıyor. Bunlar kayıtlıdır. O kadar cezbe hali yaşanıyor ki ellerine ne geçerse vuruyorlar kesiyorlar kan çıkmıyor. Sonra Rufai Hazretleri, “Dünya döndükçe bu burhan devam etsin” diyor.

Hindistan’da bir tedavici hanımı Azize’yle ziyaret ettik. Bıçağı kızdırıyor ve hastaya üflüyor. Allah’ın tecelli yerleri sonsuz. Bunlar ancak bizim kültürümüzde olur diyemeyiz. Her şey, her yerde, her zaman olabilir.

150 günlük oruç tutan hanıma, oradan 20 dakika semaya…

Kanada’dan gelen Cennet saatlerce dönerdi. İncecik… Hayretlere seyrederdik.

İlginç sema yapanlara rastlıyoruz. Semada cezbe, işte bu dakikaları geçince, bedeni düşünmeyince başlar. Otomatik pilota bağlanınca, Allahü Ekber!

Bu deneyimleri düşünüp bu kârdan faydalanılabilir diye bu sohbeti açtık. Çay içip dolaşmaktan iyi olabilir.

“Göz açık mı olsun?” diye soruldu. Evet, bunu öneriyoruz. Ben, şuurlu olarak gözü açık uyuyan Prof. Ayhan Songar hocamızı hatırlıyorum. Konserde birinci sırada, tam karşımızda dinliyor. Öyle görünüyor. Konserden önce konuştuğumuz bir konu hakkında konser sırasında “öyle değil mi Hocam?” dedim… Baktık, hiç tepki yok…

Şuurlu hipnozu geliştiren Hüsnü İsmet Öztürk, bilinçle şuur arasında fark vardır diyor. Farkında olmanın kapasitesi çok geniş.

Deneyimleyerek, tecelliyle, birçok şekilde farkında olunur. Bunun yaptığı hipnozda uyku yok. Telkinle narkozsuz ameliyata giriyor ve göz açık. Hasta görüyor. Ben de gidip görmüştüm.

Cezbe denilen şey şuurlu da olabilir. Kendini kaybetmek gerekmeyebilir.

Hz. Mevlana da dergahta nasıl dönüyordu? Sema esnasında fetva verip, sorulara cevap veriyormuş. Dergaha bu sebeple bağışta bulunuluyor. Büyük Kadı B. Pervane’ye keramet gösteriyor çünkü muhalifmiş önceleri. Sonra müridi olmuş.

Özetleyebiliriz. Sema amacıyla toplandığımız için kalitesinin de artmasına gayret edelim. Dinlenme saatlerinde Kuran’ı inceleyin. Hem okuyun hem dönün. Yürüyün. İsmail okurken dinleyin.

Bakara ve Ali İmran. ikisinde de elif lam mim var. Kimileri şifre, kimileri ebcedde karşılığı var demiş. Ben, üstadımız Turgut Baba’dan dinlediğimi dile getireyim:

Elif, nefs-i emmare. Lam, nefs-i levvame. Mim, nefs-i mutmaine diye söylemişti.

Kuran’da Allah yedi nefis mertebesinden bahsediyor. Bunlardan birincisi nefs-i emmare diye geçiyor. Emredici nefs. Bu nefse kul olan kişilerin yaşayışları hiç olmayan bir haldir. Merhametin olmadığı, şefkatin olmadığı ve paylaşmanın, yardımlaşmanın olmadığı bir nefis mertebesi. Kıskançlık, gazap hırsla dolu bir yaşayış şekli. Demek ki bakara suresine bu açıdan baktığımız zaman, bu surede nefsin bu hallerinin tedavi reçeteleri var. Hatırlarsanız ilk gün bunları konuşmuştuk: Peygamberler arasında tefrik yoktur. Dinde zorlama yoktur. Barışa davet vardır ve birçok olumlu hareket ve bilgi tavsiyeleriyle dolu bakara suresi. Emmare, levvame ve mutmaine için olgunlaşma reçetelerini ihtiva eden iki sure.

Bu bir reçete. Bakılabilir. Daha yüz on günümüz var. Bu konularda araştırıp, hissedip bir şeyler bulan arkadaşlar da bu sohbetlerde bulduklarını bizimle paylaşabilirler.

Böylece semanın batıni tarafına doğru da girmiş oluyoruz. İnşallah ileriki sohbetlerimizde, Hz. Mevlâna’nın, Hz. Şems’in anladığı semanın ne olduğunu araştırmaya ve konuşmaya devam edeceğiz.

Bu günlük bu kadarı yetiversin.

Etiketler: 114 gün sema, burhan, nefs, oruç, sema
İlginizi Çekebilecek Sohbet Deşifreleri

Dünyayı üç talakla boşamak

Bize verilen nefs öldürülmesi gereken bir canavar değil. Tam tersi, olgunlaştığı zaman insana hizmet etmesi ve ruhlaşması mümkün olan kutsal bir varlık.

Son Podcast
#175 – Kendimizi Sonsuza Göre Akort Etmek

Rahmi Oruç Güvenç’in 13 Ocak 2013 tarihinde Ankara’da verdiği seminerin ses kaydının ikinci bölümü.

Güvenç, Hz. Muhammed, birlik ve var olanın güncellenmesi hakkında sohbet ediyor.