Söz, ümit, ihlas Suresi, düşünce, merhamet, ney, liyakat

Söz

Hz. Peygamber’deki mucize Kuran-ı Kerim güzel sözdür. Söz söylemek çok önemli. Allah’tan gelenin nasıl söylenmesi gerektiği görülüyor.

Hoca Ahmet Yesevi’nin Divanı Hikmet ve Fuad Köprülü’nün Türk Edebiyatında Tasavvuf isimli kitaplarını öneririz.

Tasavvufta en önemli şey samimiyet ve teslimiyettir. Art niyet ise yoktur. Neyse odur. O zaman güven gelişir. Sevgi, paylaşım, birlik ve vahdet oluşur. Hoca Ahmet Yesevi’de birçok bilgi izdüşüm halindedir.

Sadece Türkmenistan’da yapılan zikri erre sıkıntıdan kurtaran bir zikirdir ve Hz. Hızır’ın göstermiş olduğu söylenir.

Horasan Erenlerinden Hacı Bektaş-ı Veli’nin hocası odaya girer ki iki beyaz enerji vardır; sorar: “Hz. Muhammed ve Hz. Ali bana ders veriyorlardı” der. Hocası adını Hünkâr koyar. Taptuk Emre ve Yunus Emre ile Hz. Muhammed mucizesi devam eder. Kilitleri açılır. Söz söylemeye başlarlar.

Anadolu Türk İslam sufizminin son kalesidir. Ne mutlu ki böyle bir yerde yaşıyoruz. Anadolu’dan dünyaya açılan pencereler de var.

“Ne olursan ol gel” sözü de Baba Efdal-i Kâşânî’ye aittir.

Kuranı Kerimde: Kime hikmet verilirse, onunla beraber hayırlar da verilir, diye önemli bir bilgi vardır.

Ümitsizlik diye bir şeyi hafızadan çıkartmak gerekir. Hz. Mevlâna, karanlıklar ardından ne güneşler doğar, diye güzel bir söz söylemiştir. Biraz sabırla o ortaya çıkar.

Bu bilgileri günlük hayata taşımak gerekir. Ümitsizlik varsa olumsuz söz söylemeden hemen sabrı seç veya iradeni kullan. Sözünü başkasını rahatsız etmeyecek şekilde söyle. Öfke kronikleşince kine dönüşür. Güzel Allah, “Biz onların sinelerinden kini söker alır cennete sokarız”, diyor. Öfkeye girmemek için Bismillahirrahmanirrahim diyelim, yolu rahmete açalım.

Kuran-ı Kerim’de İhlas Suresi

ALLAH, VAHİT (tek, birlik), AHAD (bütün, parçalanmaz), SAMET (ihtiyaçsız, her şeyi kapsayan)

Pedagojiyle uğraşan bilir, hayatımızda tekrarın yeri çok önemlidir. Tekrar edilen şeylerin bilinmesi, anlaşılması ve yaşanması sağlanır. Mevcut olan enerjinin zamanla bilgiye dönüşmesi şansı var.

Vahit, birlik… Allah nezdindeki halini zamanla anlarız.

Kuran-ı Kerim’de Allah, “Kalpler ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur” diye belirtir.  “Ey mutmain olan nefs Rabbin senden, sen ondan razı olarak O’na dön.”

Bütün mevcudiyet Allah’ı zikreder ama siz anlayamazsınız… İnsan şuursuz maddenin zikrini anlayamayacak kadar acizdir.

Dua

Doğru dau: Bizi yanlış duadan koru ya Rabbi.

Duadaki samimiyet, bilgi birikimi yanlış adrese gitmemesi için ALLAH kavramını doğru anlayıp kavramak gerekir. İhlas suresinde AHAD kavramı, parçalanmaz bir bütün olduğu idraki önemlidir. Tıkanıklık olduğu zaman (spritüal, mental veya fizik) formüllere ihtiyacımız var. Birincisi diyet. Zihnî fonksiyonları, aydınlanmayı engelleyeceklerin tespiti. Unutkanlık neyle alakalı?

Mesela, haksızlıklarla karşılaştık. Bunu reddedersek onu yaşadığımız andaki tüm diğer bilgileri de siliyoruz. Yerine layık olanı koyamıyorsak buradaki boşluk enerji kaybını oluşturuyor ve o yere negatif düşünceler yerleşip, işgal ediyor.

Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli, iki zıt şey bir arada bulunmaz, diyor. Barış gelirse kavga gider. Birini TERCİH etmemiz söz konusudur. Bu tercihi de korumak gerekir. Her tedbiri almamız gereklidir. Fazla yeme-içmeden, gereksiz ortamdan kaçmak gerekiyor. Tıkanıklıklara sebep olan toksik maddeler toksik düşüncelerden de oluşuyor.  Mesela, Muammer Bilge Kirlian fotoğrafı ile parapsikolojik film ile bir elin parmağının aurasını ölçer. Mavi-yeşil renk arası bir aura görülür. Sonra buraya zehir şırınga edince aura gri-siyah renge dönüşür. Kötü düşünce empoze edince de aynı etki görülür. İyi düşündükçe renk portakala ve Allah’ı düşündükçe de altın sarısına dönüşmüştür.

ARINMA ile sirkülasyon başlayınca, yaşayışa da başlanıyor. 24 saati 3’e bölersek: 8 saat uyku, 8 saat çalışma ve 8 saat maneviyatla çalışma yani şuurlu olarak Allah’la olmaya çalışmak, O’na yönelten işlerle uğraşmak mümkündür. Zikrin her an devamını sağlayacak meşgaleler bulunabilir. Bu fırsatları değerlendirdikçe yakınlık artar, VUSLAT hızlanır.

İstismara uğramadan merhamet nasıl edebiliriz? Olgunlaştıkça kriterler anlaşılır hale geliyor. Önemli olan ölçüdür. Akıl bu yönde kullanılırsa davranışlardaki standart oturur. En üst seviyeye getirirse kâmil insan olur. Merhameti istismar eden insan, varlık mevcuttur. İnsan büyük bir nezaket çerçevesinde yaşayabilmelidir. Bir bakıştan insan etkileniyorsa dikkatli olmak gerekir. Olgunlaşma arttıkça karar şekilleri değişir. Son ideali bulunur.

Burada dua, “YA RABBİ davranışlarımda senin razı olduğun şekilde yaşamamı sağla” şeklinde yapılabilir.

SALAT dua anlamındadır. Namaz dua içindedir. Salat çok önemli bir düşüncedir. Onu gerçekleştirecek şey zikirdir. Zikrullah başlangıçta iki bölümdür:

• Hafi Zikir: Hz. Muhammed Hz. Ebu Bekir’e sessiz zikir tavsiye eder.
• Cehri Zikir: Sesli Zikirdir. Eşrefoğlu Rumi, Nefislerin Terbiyesi (Müzekki’n Nüfus) kitabında cehri zikrin faydalarını da gösterir. Manevi olgunluk için zikrin önemi çoktur. Tefekkürü, doğru bilgiyi oluşturma yönünde karşımıza çıkar.

Daimî dua istiğfarı yaşamaktır. Allah denince sonsuzluğu kendi içinde yaşamaktır.

Ölçüde en mükemmeli yakalayacak biçimde bir anlayış gelişir.

Emaneti ehline veriniz! Sorumlulukla doğru orantılıdır. Abdülkadir Geylani’nin Sırr-ül Esrar adlı kitabı tavsiye edilir.

Ney

NEY dokuz boğumdur. Yedi tane deliği vardır. Ölmeden önce ölmek için, her duygunun esas fonksiyonunun icraatını görmek, Allah’ı kavramak, işitmek gibi duygularla örülmeyi simgeler.

Neyin tutuluşunda: akılla gönül dengesi, tevazu, gönle teveccüh vardır.

Neyin Rengi sarıdır. Riyazeti simgeler. Oruçla bağlantılıdır.

HU denilerek üflemeye başlanır.

Hz. Mevlâna neyi insanların tutkularından arınmasının sembolü olarak da görür.

“Benim bir neyim var ama ben neyin neyiyim?”

Liyakat

Kul bazı özel çalışmalarla Allah’a yönelir, iradesini kullanır, vakit ayırır ve kula Allah’ın sevgisi tecelli eder. O zaman da Onun söyleyen dili, gören gözü olurum diyor Allah. O halde bu liyakati kazanabilmek için vicdani değerlerin yaşar hale gelmesi önemlidir.

Öfkeyi yenip, kini çıkarıp atmak önemli. Öfkeyi yenmek ateşe karşı durmakla mümkün. Öfkeliyseniz suyla yıkanın. Oturuyorsanız kalkın. İrademizi geliştirirsek dur diyebiliriz. Karşımıza alıp, seninle bir münasebet istemiyorum, diyebiliriz. Öfkeye karşı hakkımızı savunabiliriz. Onu büyütmeden orada transfer de edebiliriz, güzelliklere çevirebiliriz.