Hz. Mevlana Yolu

İradeyi kullanıp hatayı engelleyince istiğfarı yaşar hale gelirsiniz. Allah samimiyetinize bakar. Samimiyet iman ile olur. Iman da aklın ikna olmasıyla olur.

Rahmi Oruç Güvenç'in 12 Mart 2005 tarihinde Ankara'da verdiği seminerde Şefika Balaban Brandenberger tarafından derlenmiştir.

Hz. Mevlâna bir sonuçtur. O’nu oluşturan birçok etmenler vardır.

Ney, insan-ı kâmili anlatır. Hz. Mevlâna neyin feryadını, kamışlıktan koparıldığı içindir, diye anlatır. 

Allah (CC) ruhlara “Ben sizin Rabbiniz değil miyim”, diye sorar.

Ruhlar “Evet” derler. 

İnsan-ı kâmil, nefsin son mertebesidir. Sâfiye, Kâmile nefs de denir. Bu yedinci kademedir. Olgun nefse ulaşmaktır. 

Dünya ahiretin tarlasıdır. Burada görmeyen orada göremez. Burada görmek zorundayız. Bize imkanları veren Cenab-ı Hakk; O bize noksan bilgi vermez. Her şey en olgun şekilde O’ndan geldiğine göre, tercihleri doğru kullanmıyorsak, göremiyorsak problem bizdedir.

Feridüddin-i Attar Tezkiretü’l Evliya kitabında (sayfa 93’te) Allah’ın (CC) insana hitabı ile ilgili olarak söylediği an’ı “Gözümün önündedir ki…” diye belirterek açıklamıştır. Demek ki o anı hatırlamaktadır.

İnsan o ilk duyduğu sesi arar. Hep o muhteşem sesin arayışındadır. Yasin Suresi sonundaki KÜN; Ol der ve olur. Orada SES vardır. Eşya aleminin temelinde de bu ses vardır. 

Mevlevilikte niyaz üst davranıştır. Her eşya mukaddestir. Tüm münasebetinde de eşyayı öper, korur. Bu mukaddes varlıktan bir saniye bile ayrı olmamak davranışıdır.

Başka boyutlarda da duyulabilen sesler var. Ses öyle algılanmalıdır ki, pek çok şey bunun içinde olabilmelidir. İÇ-İÇE geçmiş boyutlarda yaşıyoruz. Kaç kâinat geçiyor şu an içimizden… Kim bilir neler var gözümüzdeki yaşın içinde!..

Hayal gücümüzü bu tip gelişmelere kaydırmalıyız. Şuurumuza bir esneklik verdiğimizde tesirlere de açık olmak lazım. Beynin 1/9’u kullanılabilir halindeymiş. İnsan daha ortada yok! Hayal kurmak, fleksibilite ne kadar doğru! Biz beynimizi 9/9 çalışıyormuş gibi eğitmeye mecburuz. Ulaşmış olanlar var. Örnek aldığımız zaman başlayabiliriz.

Sağlığın altı prensibi

  1. Doğru nefes alışveriş
  2. Doğru beslenme
  3. Bedenin hareketi ve sükunu
  4. Ruhun hareketi ve sükunu
  5. Vücuda gerekli olan maddelerin tutulması
  6. Vücuda gerekli olmayanların atılması.

Bunlardan üçüncüsüne riyazet deniyor. Halvetle eşdeğer, tasavvufta da vardır ancak buradaki hareket manasında. Toksin maddelerin bazıları atılabiliyor.

Vücutta kurşun, kadmiyum ve alüminyum tümöre dönüşür. İlaç kullanılır fakat ilaç da sabun gibidir. Temizler ama yıpratır.

Ağır, orta ve hafif RİYAZET şartları vardır. Ilık bir mekân, loş… burada hareket yavaştan başlar ve biter.

Baksı dansının temeline inebilmek için, hareketin de bir sır olduğunu anlamak gerekir.

Ali İmran Suresi 103. Ayet, “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın” der. Biz de bu şekilde bir imaj ile O İpe sarıldığımızı düşünüp, gözlerimizi kapatıp devam edersek iç aleme uçabiliriz. 

Çocuk anne karnında göbek bağı ile bağlı, doğumdan sonra o bağ kesiliyor. Ve yeni bir anne karnına bağlanıyorsak –hıfz bölgesinde korunuyoruz- manevi gıdayı bize verecek rehber söz konusu.

“Onları dopdolu gemide götürürüz”, İlk Adem’den son Adem’e kadar o gemi biziz! Tüm bilgiler bizde, genlerimizde mevcut. Bulunduğumuz vasatta senkron haline getirip, bu vasatta da fizik ve mental olarak korunmak zorundayız (Ana karnında isek).

Hz. Mevlâna Menkıbesi: Hz. Mevlâna oğlu Sultan Veled’i çok seviyor ve bir sohbet halindeyken Allah’ı görmek ister misin? diye soruyor -Mutasavvıflar KALP GÖZÜ ile görmekten bahsederler- ve evet cevabını alınca, tamam diyor, zamanını Allah için ayıracaksın. 24 saat boyunca hiç bir an Allah’tan ayrı yaşamayacaksın. Bu da kademe ile olur. Günde 4-5 saat ile başlarsın ve bu zamanı kademeli olarak artırırsın, diye devam ediyor. Ta ki tüm zamanının O’nunla olduğunu bilene kadar…

“Haya Allah’ı HİÇ unutmamaktır.” diyor İmam Gazali.

“Hayanın yaşar hale gelmesi ise istiğfardır” dermiş Turgut Baba.

Zamanla yanan lamba haline gelinir… İradeyi kullanıp hatayı engelleyince istiğfarı yaşar hale gelirsiniz. Allah samimiyetinize bakar. Samimiyet İMAN ile olur. Iman da aklın İKNA olmasıyla olur. 

İnancı yaşayan Allah’tan ayrı değildir. Hz. Mevlâna’yı anlamak, eserlerini okuyup yaşar hale gelmekle olur. Burada Ahmet Eflaki’nin Ariflerin Menkıbeleri adlı eserini tavsiye ederiz. Bu eserde Hz. Mevlâna’yı gözleyenlerin anlattıkları yer alır.

Bir örnekte Fakihlerle ilim adamları tartışıyor, insan ne ile yaşar, diye:

– İnsan Allah’la yaşar.
– İnsan kanla yaşar.

Hz. Mevlâna iki hacamat ustası çağırıyor ve tüm kanını alıyorlar. Sarı su çıkıyor sonunda… Tüm kanı çekiliyor ve kanıtlıyor ki insan Allah’la yaşar.

Bir diğer hikaye de şöyle: Bina yapanların ihtiyaç duyduğu tahta kısa geldiği için müşküle düşüyorlar ve Hz. Mevlâna da o tahtayı alıyor, okşuyor, konuşuyor… ve bu şekilde tahtayı uygun yere denk gelecek şekilde uzatıyor.

Allah’la yaşayan için bu olağandır. Ama biz bunları unuttuk. Günlük hayatta bunlara ulaşamayız diye düşünüyoruz. Oysa şuurumuzdaki sonsuzluğu bulacağız. Bu dünyada yaşamanın ötesine geçeceğiz. 

Günlük çatışmaların dışına çıkmak zorundayız. Biz halifeliğimizi idrak edip, şartlanmanın dışına çıkacağız. Kendimizdeki eksiklikler, hatalar neler? 

Dilden başlayacağız. Doğruyu en güzeli anlatmakla başlayacağız. Sonra takdir O’na aittir.

Sema sonuç mudur? Götüren bir Yol mudur? Sır Nedir?

Hz. Mevlâna 45 dakikalık bir ritüele hapsedilmiştir. Oradan çıkarılmalıdır. Normalde 20 dakikadan sonra vücutta iç yolculuk başlıyor. Abdulbaki Gölpınarlı Mukabele ve Mevlevi Seması hakkında yazmıştır. Adil Çelebi şimdiki sema ritüelini bulmuştur.

Biz Hz. Mevlâna zamanındaki semaya uygun SEMA yapacağız. 

Manevi Yöneliş için esas bilgi de Bakara Suresindedir: “Nereye bakarsanız/dönerseniz Allah’ın yüzü oradadır.” 

SEMA’da manaları sonsuzluğa götüren motivasyonlar vardır. SEMA’da ŞUUR değişikliği oluşuyor.

Etnomedicine ismi altında İspanya’da bir program yapılıyor. Doktorlar da katılıyorlar. Kuzey Amerika’dan bir Kızılderili programa geliyor adı Büyükbaba. Şöyle anlatıyor:

Dağa gittim defle seremoni yaptım, ne kadar sürdü bilmiyorum dönünce üç gün geçmiş olduğunu gördüm: orada dağda üç gün döndüğünü ve zamanın nasıl geçmiş olduğunu fark etmedim.

Viyana’da öğrenci yetiştiriliyor makam müzik ve terapi geleneğimize dair bilgiler yer alıyor. Türklere verilmiş görevler var. Genlerimizdeki değerleri bulmamız, sekiz’i (8)* çizmemiz lazım!

Bilimsellikle tasavvuf beraberdir vatandaşlar olarak da doğru bilgilerle insanları motive etmemiz gerekir. İsteme gücümüzü bilgiyle güçlendirerek, ilhama açık olarak, algılama seviyesinde olmamız lazım. Birlik halinde ipi göğüsleyeceğiz. 

Yoga da meditasyon da SEMA için bir geçiş olabilir. Çünkü konsantrasyonu olan daha iyi sema yapıyor. Trans önemli bir ihtiyaçtır. Doğru trans ise çok mühimdir. Alman Prof. Dr. Dr. Dr. Mastnak, “insan transa girmeye mecburdur. Doğru yolları bulamazsa yanlış yollara girer” diyor.

Müzik terapi enstrümanlarının birçoğunda önemli semboller vardır. Edirne Şifahanesi en eski geleneksel şifahanelere örnek olanlardan biridir. Mesela: Kıl kopuz reseptif müzik terapinin en eski enstrümanıdır, kuğuya benzeyen uzun boynu ile kutsal varlık algısı oluşturur, iki telli oluşu zıtlıkların dengesini, burguları güneş ve ayı, alt kısmı yeryüzünü simgeler.

Seremoni ve müzik, yer ve gök arasındaki denge, tasavvufta da yer ehli ile gök ehli arasındaki barış hepsi DENGE içindir.

Hz. Peygamber, “Âdem Nebi su ile toprak arasındayken ben Nebiydim” diyor. Hz. Muhammed’in ruhaniyetine gidiyoruz. Diğer peygamberlerin hakikati de O’nun potasındadır. Zaman boyutunu aşarak başlamak mecburiyetindeyiz.

Bismillahirrahmanirrahim: İnsan-ı kâmilin imzasıdır, derdi Turgut Baba. Biismillah: İsmi olmayan Allah, Bismillahirrahmanirrahim ise sıfatları cemettiği halde sıfatsız olan yani sıfatlara esir olmayan Allah manasındadır. (Kitap önerisi Hacı Bektaşi Veli’nin Besmele Tefsiri) Hz. Ali Besmele ile ilgili olarak “İlim bir nokta idi, onu cahiller çoğalttı” demiştir. 

Buradan NOKTA İLMİNE nasıl gireriz? İnsanoğlu madde ile uğraştıkça madde şuurlanıyor. Bu ne demektir: Öyle virüsler oluşacak ki antibiyotikler çare etmeyecek!

Kâinatta denge vardır. İnsan hatalı davranışları yaptığında ise dengeyi bozuyor. 

Eski İncil’de domuz eti yenmesi yasak ancak bu et yeniyor. Parazit problemi var. Bir aşı geliştiriliyor bu reaksiyonun boyutu değiştiriliyor. Vereceği ceza açıkta kalıyor. Gelse o kişiyi nötralize edecek suç işlenmemiş gibi olacak. İlaç başka bilgiden pas ediliyor. İthal malı ilaç yanlış iş için kullanılıyor, adaleti saptırıyor ve dengeler alt üst oluyor. İnsanlık sayılamayacak şeyler meşru gösteriliyor. CMUK Yasası ile hırsız haklı duruma düşürülüyor. Ve bu da insan hakları adı altında oluyor. Eşyanın olgunlaşmasının önüne geçilmiş oluyor. İnsana hizmet için olan eşya Allah’ın vuslatına ermek için kullanılacak. Oysa eşya dejenere oluyor ve şikâyet ediyor. Bu kötü iradeden kurtulmayı bekliyor.

İstiğfar; hatasız olmaya yönelerek, affedicilik sıfatını takdis edip ona yönelen davranış şeklini günlük hayata taşıyarak istiğfar edilir. Sevgi gelecekse mükemmel olana gelecektir. Sevgi de doğru bilgiden gelir. Doğru bilgide de riya ve fantezi yoktur. Tecrübeler var, denenmiş doğruluklar var. İlahi irade de el-gönül verme tarzında iletiliyor. Salahiyet verenlerce iletilip insanlığın malı oluyor. 

Hz. Muhammed, “istiğfar edilmeden yapılan zikir yıkanmadan koku sürünmeye benzer” diyor. Hem inanmak hem de inanmanın üstündeki dileği arz etmek, temizlenmektir istiğfar.

Besmelede de Rahman ve Rahim var. İrade kullanırken iradenin yönü var. Onun adıyla başlarım derken iradi belirleme var. Karar, tercih, irade… Her işin başında dersek istiğfarda olduğu gibi devamlı beraber olur bizimle, birlikte yaşamaya başlarız. 

Ruhun ihtiyaçlarına cevap verilecek süzme çalışmalar yapılınca, ruhun merkezine kadar gidiyor ve Cenab-ı Hakk’ın takdir ve hoşnutluğuna erişiliyor. 25 yıldır Tümata var. Bilgilerin paylaşımı ve devamlılığı çok önemli. 

İstiğfar bilinen ve bilinmeyen günahları kapsıyor. Arapça Gaffar ve Tevvab ismi ile de günahlardan arınma şansı var. Düzeltilmesi için de yardım istiyoruz. Geleceğe yönelik istiğfar mekanizması da var. Bazı şeylerin yeri değişiyor. Yüce Allah, “Bana dua ediniz, sizin lehinize olacak şekilde yardım edeyim” diyor. Haya Allah’ı hiç unutmamaktır, İmam Gazali demişken, hayanın ihya-i hayatiyeti istiğfardır, demiştir Turgut Baba. Dilden gönle geçer. İçten kendi kendine gelen zikir… istiğfarı yaşamak budur.

Bir an için Allah’ı unutmamak. Oto kontrol mekanizması çalışıyor. Öfkeyi olumsuz davranışları kontrol şansı var. İradenin kullanılması, tercihin yapılması önemli olan.

Evliya velinin çoğuluna denir. Abdal, âşıkan, dervişan, vâsıl-ı Allah, bâcıyan… “Her kuş kendi hemcinsiyle uçar.” Ey bu dünyada yaşayan insanoğlu kendi sürünü buldun mu? Tasavvufta insanın manevi menzile ulaşması halinde bu menzil tebliğ edilirmiş. Bazıları için farklı şeyler olurmuş. 

(Feridüddin’i Attar Tezkiretü’l EVLİYA, sayfa 192, Hz. Ebubekir söylemiştir…) 

Hz. Muhammed’in Veda Hutbesinde iki hediyem var, ehlime şiddetle tavsiye ederim, diyor. 

Kuranı Kerim için halka: “Size doğru ve tam tebliğ ettim mi?” diye soruyor ve evet cevabından sonra şehadet parmağını kaldırarak üç kez “Şahit ol Ya rab” diyor. 

Elif; üç boğum parmak, insan. Edep; Üstadın tavsiyesi ile başlar ve insanın vicdanına göre ortaya çıkar.


(*) Sekiz çizmek (8 uçmak) Hacı Bektaşi Veliye dair, tekâmül yolunda sonsuz varlıklar olarak görev bilincimizin farkında olarak, 8’i tamamlayış ve sıçrayarak yeniden yenisine başlayışla ilgili bir kavram. Önceki veya sonraki O.G. seminerlerinden hatırladığım kadarıyla…

Etiketler: besmele, istiğfar, Mevlâna, riyazet, sema, ses
İlginizi Çekebilecek Sohbet Notları

Estağfirullah

Hatadan dönüş için istiğfar arınma ricasıdır. Bu arınma ricası ile eskinin tamiriyle geleceğe ait doğru geçişler kurulması sağlanır.

Son Podcast
#173 – Sema

Rahmi Oruç Güvenç’in 1 Aralık 2012 tarihinde Ankara’da verdiği seminerin ses kaydının sekizinci bölümü.
Güvenç semanın tarihçesi, uygulaması ve kendi çalışmalarıyla ilgili bilgi veriyor.