Mikro alemden makro aleme geçtikçe giderek küçülüyor ve makro kozmostan mikro kozmosa geçtikçe de giderek genişliyoruz. Hz. Ali “Alem sende durulmuştur” diyor. İnsan-ı Ekber (Perfect Being).
Yunus Emre’nin dediği gibi:
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ide bir söz
Hz. Mevlâna da bir evde inşaatı kısa gelen tahtayı uzatıyor ve yerine denk getiriyor.
Bu iki büyük insan örneğinde ne görebiliriz? Vücutta sinirler akordeon gibidir. Toplam uzunluğu kilometreleri bulur. Ve akordeon gibi olan bu oluşumda, kâinata ev sahipliği yapan insan modelinde tüm bilgi ve imkanlar varsa, bunların olumlu yönde ortaya çıkmasına imkân olacak ağzı dualı kişilere ihtiyaç var. O zaman makro kozmostan mikro kozmosa köprüler kurulur. O zaman kainatlar arası zaman değişiklikleri vb. durumlar bile ortadan kalkar.
Bazı sufiler burada orayı yaşamayı başlar. Ahiret düşüncesiyle temizlenmek sonsuzluğa adım atmakla mümkündür. Semada da bir elimiz sonsuzluğa ulaşılıyor. Karşımızdaki biri bizim için ahiret/gayb olabilir. Bedenimizdeki sayısız hücrelerden biri tek bir hücre de diğerleri için gayb olabilir. Bunlar bilinmezlik değildir. Öğrenilebilir.
Sema, sonsuz alemden mevcut her şeyde akıllı varlıklar olduğunu bize gösterir. Biz de semada bu akla, bu üst vicdana, mutlak bilgi sahibi olanlara saygı ile yöneliyoruz.
Bazı mesajlar rüyalarda da verilebiliyor. Gaybda bir doğru bilgi ve devamlılık var. Gayba inanmak bu doğru bilgiye akla vicdana ulaşma imkanını veriyor.
Bakara suresinde Allah cc. Bu anlayışla kapı açıyor. Allah’a dayananlar -o muttakiler- için rehber oluyor.
Turgut Baba Bakara suresindeki sema anlayışını açıklamış: “O muttakiler ki gaybe inanırlar, doğru dua üzeredirler.”
Burada hassas bir nokta var. Bazıları doğru dua namaz derler ancak Ankebut suresi 45. ayette zikir en büyük ibarettir, der. Doğru dua her türlü duadır.
İslam tüm dinleri kabul ediyor. “La nuferriku beyne ehadin min rusulih.” Peygamberler arası tefrika yoktur.
Zuhuratlar var… Tecelliler… Bazıları dönüyor…
Kadiri mezhebinden Celal Efendi çok bilgili, çok derin, çok özel biriymiş. “Unutturamaz seni bir şey, unutulsam da ben…” şarkısı için Allah için söylenen şarkıdır dermiş…
Sohbet sonunda çıkan esmaların zikrini yapıyoruz: Ya Semi, Ya Alim, Ya Vasi ve Ya Hakim.