Hastalığa karşı davranış
Hastalık geldiği zaman onu yok etmeye çalışıyoruz. Geri plandaki sebepleri araştırmayı unutuyoruz. Olayları akışa bırakmayı bilmeliyiz. Gelen o küçük hastalık (ateş vb.) büyük hastalıkları önleyebilecektir. Mesela yüksek ateş sifilis mikrobunu yok ediyor. Chamolu’nun [Güney Amerika’lı bir şaman] dediği gibi doğaya karşı müdahale ile değil, doğayla iç içe, aynı yönde davranabilsek geleni görebileceğiz. Dervişe yakışan, olan olumsuzluklara “tüh” dememek, yapacağını yapmaktır.
Saadet nedir? Olana şikayet etmemek, ağır işlerine rıza, ıslah edilmesine gayret.
Derviş
Derviş, kapı eşiği anlamındadır. Mahfviyetkârdır, herkes üzerimden geçebilir anlayışındadır. Ancak ona saygıdan üzerine basılmaz. Üzerinden atlanır. Dervişlikte yarış vardır. Tevazuda yarıştır bu. Yoklukta varlık. Filibeli Ahmet Hilmi’nin Amak- Hayal kitabında, “bende hiç bir şey yok” diyor. Önce bunu teoride kabul ediyor. Benden ortaya çıkan Allah var, anlayışı ile hakikata ulaşılıyor. Ve bu hal her an yaşanır hale gelir. Her an salatta olmak gibidir.
La ikrahe fiddin [Bakara, 256]: dinde zorlama yoktur. Herhangi bir kişiyi niye namaz kılmıyorsun, diyerek suçlamak yoktur. Belki o kişi daimi namazda olabilir. Dervişe yakışan herkesi eren görmektir. İrşat görevi istisna! Bazı temellere inanmak için ihtiyacımız var. Ya biz yaşayacağız, ya da güvenilir insanların yaşadıklarına bağlantı kurulacak. Bu bizimle inanmayan insanlar arasında kalkan vazifesi görür.
Kişi, kendi yaşadıklarını irşat için başkalarına anlatabilir!