Gün 53 – Bölüm 2 – Gündelik Kurallar

Necm Suresine de bakmayı ve anlamı üzerinde düşünmeyi tavsiye ediyoruz. Tasavvufun hassas konusu olan “yakınlık” olayını dile getiren çok önemli bir sure.

Rahmi Oruç Güvenç ve Azize Güvenç büyük yurtta. 8 Temmuz 2006. Kazak Vadisi. İzmir
Aşağıdaki metin  Rahmi Oruç Güvenç tarafından, 23 Haziran 2017 günü, Yalova, Gökçedere’de süren 114 gün 114 Gece sema etkinliği sırasında yapılan bir konuşmadan deşifre edilmiştir.

Oruç Güvenç: 53. günü idrak ediyoruz, yarıya yaklaştık. Eskilerle beraber 88 ülkeden katılım olduğunu görüyoruz.

Eskiden kapıdan bagajlarıyla, enstrümanlarıyla girenler bize sorarlardı nereye gideceğiz diye. Nasıl oluyorsa şimdi direk odalara gidiyorlar gelenler. Artık nasıl haber alıyorlar, nasıl bilgileniyorlar bilmiyorum ama, Gökçedere halkı da burayı öğrenmiş buraya yönlendirmeye başlamışlar.

Aaa bir şey daha var; dün akşam yapılan zikir, Gökçedereye kadar gitmiş. Kadriye’nin kaldığı otelin sahibi söyledi. Biraz daha artırırsak Termal’e kadar gidecek herhalde. (gülüşmeler)

Hayvanlar

Evet, şimdi Hz. Mevlana’nın hayatına baktığımız zaman ve büyük sufilerin hayatına baktığımız zaman hayvanların da çok enteresan konumları olduğunu görüyoruz. Burada bir takım hareketler olunca hayvanlarda da hareketlilik oluyor. Yolun başına aşağıya bir at gelmiş mesala. Oraya geçen bir köpek girmek için çok uğraştı kapıdan, ne kadar yukarıda yer var desek de köpekler gitmek istemiyorlar. Köpeklerin nöbet tutmalarından dolayı da kediler yaklaşamıyor. Onlarla beraber yaşıyoruz çok şükür.

Yalnız, şefkat, merhamet çok güzel ancak burada aşırı olmamalı. Yani alıştırmamak lazım. Şefkat ürünü olan beslemeyi yukarılarda yapmak lazım. Yukarı derken de illaki en yukarıya kadar davet etmemek lazım, çünkü orada da tavuk ve civcivleri hallediyorlarmış köpekler. Haliyle köpek biraz daha nezaket kazanmış kurt olduğu için onda kurtluk özellikleri devam ediyor. (yanındakine) Bir şey diyordun… işte tavukları şey yapmışlar… Tamam. Tamam. Onu söyledik. Ona dikkat edeceğiz.

Gündelik kurallar

Şimdi, prensip itibariyle kapıdan girişte ayakkabıları güzel istif etmemiz ve içeriye ayakkabısız girmemiz gerekiyor. Ve selam verilerek giriliyor, selamın çok derin birçok manası var. Sonra içeri girince mümkün olduğu kadar az sesli konuşmak mümkün ise sessiz konuşmak. Aslında gelecekte işaretle konuşmayı da öğrensek fena olmaz. Basit konuşmalarda mesela “su içmek istiyorum” (işaretle anlatması, gülüşmeler) ne kadar güzel. Eyyy su verin!.. Gerek yok. Böyle olursa çay (gülüşmeler), sıcak su istiyorsan hoh hoh hoh (gülüşmeler) soğuk hiiiiiiit  (gülüşmeler). Evet aslında çok güzel bir şey olur gelecekte bunu yapabilirsek, işaret konuşması.

Sema

Evet yukarı çıkarken de yine selam vermek ve de mümkün olduğu kadar abdestli olmakta fayda var.

Şimdi bir konu çok hassas; Kur’an-ı Kerim’de birçok kere dua sözü geçiyor. Bazı müfessirler bunu hemen sadece namaz diye algılıyorlar. Fakat, -Ankebut suresi değil mi?- Ankebut Suresinde çok açık: zikir. Allah, “en büyük ibadet zikirdir” diye vurguluyor. Formel olarak namaz da bir ibadet şekli ama formel olarak namazı olmayan zikir çeşitleri de ibadet şekli.

Tevacüd, vecd, ektras halinde bir ibadet şekli. Bir büyük velinin bir sözü var: “Bir vecde sahip olmayanın hayatı yoktur”. Bu cezb halini, vecd halini yaşayanlar olmuştur, olabilir. Yaşayanları görmüş olanlar da vardır, olabilir. Bu vecd hali illaki kendini yerden yere atma tarzında yorumlanmayabilir. Daha kontrollü cezbe halleri vardır. İşte sema da bunlardan biridir.

Dolayısıyla semayı biz bir ibadet şekli olarak kabul ediyoruz. Onun için bu ibadete gereken önemi vermek açısından abdestli olmakta çok büyük fayda var. Dışarıda lavabolar var, ayrıca bu iki odada da, sağda ve solda yine çeşmeler var. Arzu edenler orada, oraya gitmeye üşenenler buradan abdestlerini alabilirler. Bilmeyenler arkadaşlara sorarak öğrenebilirler, ayrıca lavabolarda açıklamaları var nasıl abdest alınacağına dair. Yukarıda uyunduğu zaman, uyuma halinde abdest bozulur uyanıldığı zaman tekrar abdest alıp devam etmek gerekir.

Gündelik kurallara devam

Buraya gelişteki esas amaç, semayı yaşamak ve semaya katılabilmektir. Diğer bütün faaliyetler semayı destekleyici faaliyetlerdir. Haliyle burada mutfak çok büyük önem taşımaktadır. Mutfak faaliyetlerine yardım etmek isteyenler, görev almak isteyenler kazancı ana Suzan Hanım’la görüşebilirler. Veyahut da kırmızı pazubent taşıyan arkadaşlarla görüşebilirler. Onun haricinde işi olmadıkça mutfağa girilmemesi rica olunur. Bir ihtiyaç olsa dahi dolaplardan bir şey alınacaksa yine mutfaktaki sorumlu arkadaşların rızasını alıp sormak gerekir.

Farklı ülkelerden gelen farklı arkadaşların hepsini büyük bir muhabbetle, büyük bir hoşgörüyle “hoş geldin” diyerek karşılıyoruz. Elden geldiğince insanlığın yüksek değerlerini birlikte paylaşmak ve yaşamak için buradayız ve bu değerleri paylaşırken asgari müştereklerin ne kadar kaliteli olması mümkün olursa feyzin de o kadar yüksek olacağına inanıyoruz. Bu bakımdan burada bulunduğumuz zaman içinde mümkün olduğu kadar gerek olmadığında konuşmamak, konuşmak gerektiğinde de kısa ve kısıntıyla konuşmamız gerekiyor. Buradaki hedef; Hz. Mevlana zamanında yapılan semanın manevi feyzinden istimdat etmektir. Bunun demode olmadığına, feyzin her zaman olabildiğine inanıyoruz.

Fakat dergâh yaşayışı o zamanki gibi değil, onun için bazı ayarlamalar yapmak durumunda, denge oluşturmak durumundayız. Buna ait bir menkıbe anlatalım:

Bir gün bir dergaha dışarıdan birisi gelmiş. Dışarıda görevli kişiyle, dervişle konuşmuş. Derviş koşarak şeyh efendiye gelmiş, demiş ki “dışarıda bir çingene var, bizim kudümü şerife dümbelek diyor ve onu istiyor” Şeyh efendi gülümseyerek, “evladım sen kudümü şerifi ona ver. O, onun için dümbelek, bizim için kudümü şeriftir” demiş.

Şimdi biz desek ki “haydi arkadaşlar buraya girerken üniform olacak, herkes bir beyaz gömlek yakasız, bir haydari giyecek, siyah pantolon giyecek, mes takacak, saçlar şöyle olacak falan nasıl olur? Olur mu? (hoş geldin, çok teşekkür sağ olasın) Belki olabilir, ama biz böyle düşünmüyoruz. Usule uygun giyim yeterli. Onun için kesinlikle üzülmeyin, “ya ben buraya uygun kıyafet getirmedim” filan diye bir problem yok.

Sema’ya devam

Yukarı çıktığımız zaman da hedef Hz. Mevlana zamanında yapılan semaya saygı olduğu için semanın durmaması önemli. Onun için her an en az iki kişinin semaya devam etmesi gerekiyor. Şimdi vücudumuz genelde güneş ritmine göre ayarlı, onun için akşam saatleri vücut uykuya kodlanıyor, bilhassa sabah saat 5-10 arası. Onun için yukarıda semazen adedi azalıyor. Buna biraz dikkat edip 5-10 arası semazen adedinin artmasına yardımcı olmamız lazım.

Müzik

Müzik açısından görevli olan yetkili arkadaşlar, kendi ekiplerinden sorumludur. Kendilerine refakat edecek olan arkadaşları seçmekte kendi haklarını kullanabilirler. Mesela geçen Hindistanlı Hanım gelirken, gelip de icra ettiği zaman, ritim sesleri fazla gelmiş hanım duyulmamış.

Şimdi ritim vuran arkadaşlar da bir mutasyon gerçekleşmiş olabilir ama diğer insanlarda bu mutasyon henüz olmadığı için ritmin volümü yüksek olunca rahatsızlık verebiliyor. Ekstas haller hariç. Ben hala ekstas halinde gönüllerin patlamadığına hayret ediyorum. (nasıl? Öyle mi? Gülmeler) Buna çok dikkat etmemiz lazım. Akustik itibariyle yapı beton olduğu için çok fazla yankı yapıyor, yukarıda da öyle. Hafif icraat semazen için yeterli. Onun için buna dikkat edelim.

Semahane adabı

Yukarıda mümkün mertebe konuşmuyoruz, video ve resim çekmiyoruz. Ses kaydı mümkün. Özel zamanlarda önceden anons ederek resim ve video çekimini serbest bırakabiliyoruz. Orada da hakları korumak için herkesin rızasını alıyoruz.

Sema icra eden arkadaşlardan özellikle sabit bir yerde, mümkünse, sema etmelerini rica ediyoruz. Ve gözleri tamamen kapatmadan, çünkü aynı yeri başkasıyla paylaştığımızı düşünmemiz lazım, onun için başkasına çarpmamak lazım. Eğer fazla kişi yoksa, yeterli yer varsa, istediğiniz gibi dönün. Özellikle 5 ila 10 arası gece, hatta sıçrayın isterseniz. İsviçre’de görmüştük böyle bir metre sıçrayan hanım vardı. Daha Farima’yı görmedik ne kadar sıçrıyor (gülmeler). Herhalde hazırlanmaya başladı, (sabah beşte uçacağım diyor, gülmeler). Kolları, çok insan olduğu zaman daha ekonomik kullanabiliriz. Daha olmadı, “garipler semaı” yapılan şekilde kollar açmadan da sema yapılabilir ve öyle bir gelenek var; veyahut “Oda Semaı”. Yani her zaman solution çok.

Sigara

Şimdi bazı arkadaşlardan bazı istekler var. Geçen senelerde sigara bırakmak isteyenlerle bazı çalışmalar yapmıştık. Bunu ramazanda yapmamız zor, onun için bayramdan sonra yapacağız. Onun için bu tür faaliyetlere katılmak isteyenleri bayramdan sonra burada görmek istiyoruz. O zamana kadar da sigaradan daha lezzetli şeyler olduğunu düşünmeye başlasınlar. Hatta bir tasnif yapsınlar bakalım neler bulacaklar ben de merak ediyorum. Çünkü bir defa denemiştim ertesi gün ağzımın içi zehir gibi olmuştu. Sonra düşündüm “ben ne yapmışım ya, yazık değil mi benim ağız tadıma”.

Doktora gittiğiniz zaman ilk baktığı yer dildir. Vücudun alarm sistemi orada. Tütünün de ilk karşılaştığı yer orası. Tabii bu konuda dergâhlarda olsun, kahvelerde olsun çeşitli felsefeler üretilmiştir yüzyıllardır. Sigaranın faydasına ait envai çeşit tasarımlar ortaya çıkmıştır. Bunları edebi olaylar olarak düşünebiliriz ama tıbbi tarafı yoktur. Biz burada biraz tıbbi konuşuyoruz.

Onun için, hülasa, sigara bırakmak isteyenler için bayramdan sonra özel çalışmalar yapacağız. Bunu yaparken de tütüne karşı herhangi bir olumsuz tavrımız yok. Tütünden kolonya yapılıyor, bazı yaraların tedavisinde kullanılıyor, ama Allah bunu böyle içerek, yakarak kullanın demiyor. Ha böcek ilacı yapılıyormuş mesela, yani böceği kovmak için kullanılıyor.

Böyle sigara bırakmak isteyen birisine ben öyle söyledim dedim “ya sen tütünü yakıyorsun, tütüne sordun mu yanmak istiyor musun diye” (gülmeler), bıraktı sigarayı. Çok basit bir mantık var yani.

Ben patlıcan yemiyorum, ama patlıcana karşı değilim çünkü patlıcan sigarayı bırakmak isteyenler için çok faydalıymış (gülmeler) içindeki nikotin miktarı sigara bırakmak isteyenlerin ihtiyacını karşılıyormuş, hatta hatta sigaradan fazla. Sigara bırakmak isteyenler yavaş yavaş patlıcana başlayabilirler ama buranın dışında (gülmeler) (ama içmeyecekler yiyecekler, hayır). Michigan Üniversitesinde yapılan bir çalışma var 10 gram patlıcan yendiği zaman üç saat bir odada içilmiş sigara kadar nikotin alıyormuş vücut.

Şimdi sigarayı bırakmak istemeyenlerin savunduğu bir tez var; Kızılderilileri örnek veriyorlar, sulh çubuğu, ama Kızılderililer devamlı sulhla uğraşmıyorlar ki, beyazlarla bir defa sulh yapıyorlar yıllarca gidiyor. Şimdi bizim arkadaşlar onu alıyorlar -Kızılderili böyle yapmıyor ya- ben de sulh için yapıyorum diyor. Ha, yılda bir defa yap tamam mahsuru yok (gülmeler)… O da sulhu bozduğuna inandığı zaman.

Bir de illaki ağızı bir şeyle meşgul etmek gerekiyorsa 24 saat çay var burada, şimdi bayram da geliyor fındık-fıstık ta koyacağız yanlarına. Çöp kapları da koyacağız tabii. Bayram da bu iş için güzel bir fırsat çünkü bayram ağız tadıdır. Ağız tadı da hakikaten tatla mümkün acıyla değil.

Peki acı dediğimiz zaman şimdi diyecekler ki; “Ya, biliyor musun acıda C vitamini var”. Evet, biberde olduğunu biliyoruz ama tütünde olduğunu bilmiyoruz.

Okey, buraları meşgul etmek için illaki bir şey gerekiyorsa enfiye çekin efendim ama dışarıda. Çünkü o hapşırıklar burayı rahatsız eder. Sonra büyük büyük mendiller gerek, çamaşır makinemizin hududu az demek ki o da çare değil. En iyisi (başına işaret ederek) burada bitirmek olayı.

Hani 150 gün hiçbir şey yemeyen içmeyen bir hanım arkadaştan bahsetmiştik inşallah buraya çağıracağız Onu, öyle diyordu “iş (başına işaret ederek) burada bitiyor”.

Formül; “ben tütüne karşı değilim doğru yerde kullanmak istiyorum, ona acı vermek istemiyorum kendime acı vermek istemiyorum, onun için bıraktım” bu kadar formül bu, tamam? (gülmeler, wassa, zaten başlamadım derse daha iyi olur, ha o da fikir yani)

Gündelik kurallara devam

Evet, bazik konuları konuştuk az bazikler de var: Arka tarafta yatanlar olduğu için hem burada hem de çadırlarda, sessizliği orada da sağlamakta fayda var. Çünkü uyuyup, dinlenip semaya devam edecek insanlar var. Gece 12’den sonra ışıklar azalıp, ses daha da düşüyor burada.

Sessizliği dışarıya da taşımamız gerekiyor. Özellikle sigara için de 50 metre ileriye, duvar diplerinde arkadaşlar izmarit buluyorlar ve çok üzülüyorlar. Bu da ekolojik kirlilik oluyor. Manevi feyz ve manevi ibadetin bir hedefi de; ekolojik spiritüel -manevi ekolojidir, temizliktir. Onun için çevremizi en iyi şekilde, en temiz şekilde tutmamız gerekiyor ve komşuların bizden şikâyetçi olmaması lazım. Evet dün geceki zikrimiz Gökçedere’ye kadar gitmiş ama şikayet olmamış. Onun için hafiften devam.

Evet, var mı İsmail yukarıyla ilgili bir konu var mı? Alt meydan hakkında bilgi var mı, istek var mı? Yok. Dışarısı için bir şey var mı? Yok. Sorusu olan var mı?  Veya öğrenilmek istenen başka bir konu var mı?

Tahta oyuncaklar

Azize Güvenç: Evden bunu getirdim çünkü Mesnevi’den eşek ve atla ilgili bazı hikayeler çıkıyor. Bunun bizim evde İstanbul’da olduğunu hatırladım ve buraya getirdim. Bu özellikle küçük çocuklar için büyükler için değil. Ebeveynleri, çocuklarına bu atla kendi deneyimlerini yaşamaya teşvik etmelerine davet etmek istiyorum. Bu çocuğumu alıp bunun üstünde oturtmak anlamına gelmiyor. Çocuk bunun üstünde, yalnızca kendi çabasıyla üstüne çıktığı takdirde oturabilir.

Teknik bir konu var; yandaki şeyi çevirerek açabilirsiniz ve çıkıyor çocuk bunla yürüyebilir.

Bu normalde terapide kullanılan bir araç ve sensory motor sistemini geliştirmek için kullanılıyor. Ama bence herhangi bir problemi olmayan her çocuk için de güzel bir araç. Ayrıca bunu eğer çıkartırsanız, lütfen daha sonra bulabileceğiniz bir yere koyun ve bunu aşağıda çocuk çadırında değil burada Dergahta tutmak istiyorum.

İkinci bir oyuncak daha gelecek onun da burada kalmasını tercih ediyorum, yapacağız onu da.

Dün biraz hayal kırıklığına uğradım İstanbul’da çocuklar için tahtadan oyuncak almaya çıktım ama hiçbir dükkanda bir tane tahtadan oyuncak bulamadım hepsi plastik, hepsi Çin’de yapılmıştı ve çocukların doğal, tahtadan bir şeyle etkileşime girmelerini istiyorum. İkinci gelen de tahtadan ve o da Dergahta kalırsa iyi olur. Bu kadar, teşekkür ederim.

Basamak

O.Ğ.: Evet, Azize’ye bu açıklamalardan dolayı teşekkür ederiz. Bizim de geleceğe yönelik bir düşüncemiz var; basamak adını verdiğimiz ksilafona benzer bir alet imal etmeye başladık. Tahtadan ve prototiplerini çıkardık. Güzel de neticeler almaya başladık. Bunu geliştirmek istiyoruz ve bütün dünyaya açmak istiyoruz bunu.

Bunun yanı sıra da Allah imkan verirse, sponsor desteği olursa fabrika tarzında Azize’nin bahsettiği tahta orijinal çocuk oyuncakları imal etmeyi istiyoruz. İnşallah.

Alkışa alternatif

(Ellerini havada çevirerek) Bu güzel böyle havaya da giriyor, Hande. Sessiz, ilk defa bununla biz Almanya’da karşılaştık. Alıştık ya alkışa bir konser içindeyiz güzel de bir icraat yaptık bekliyoruz. Bir başladılar böyle böyle yapmaya eyvah dedik biz bir hata mı yaptık sonra öğrendik Hindistan’da da böyle yapıyorlardı çoğu. Onun için bu fena değil bunu da böyle poh poh kullanacağız sessizlik açısından.

Kapanış

Evet, bugünkü sohbeti bu şekilde tamamladık. Ramazan’ın son gününe girerken Cenab-ı Allah’a sonsuz hamdlerimizi sunuyoruz. Ve bugünkü suremiz olan Necm Suresine de kişisel olarak bakmak ve anlamı üzerinde düşünmeyi tavsiye ediyoruz. Tasavvufun hassas konusu olan “yakınlık” olayını dile getiren çok önemli bir sure. Niyazi Mısri hazretlerinin bir beytinde şöyle söyler;

Sure-i Necmi oku gel,
Anla Vahi Hakkı,
Bilesin Ol mantıkı
Nefsi dürür kamilin.

Rıza-i lillah, rıza-i Resulullah, rıza-i ehlibeyti resulullah, rıza-i aliveliyullah, bi himmet-i pihan, bi hürmeti bi fazlı sure-i Necm, kabul-ü dua, kabul-ü sohbet, kabul-ü iltica, kabul-ü tefekkür, rıza-i lillah el Fatiha.

(Salavat, Fatiha)

Son bir söz; herkes değerli eşyalarından kendisi sorumludur. Teşekkürler.

Evet, karpuzumuz var galiba. Bir şey daha: Şimdi sponsorumuz olmadığı için biz ihtiyaçlarınızı bağışla karşılıyoruz. Bu burada olduğu gibi Yaşar abi, Emre, Suzan hanım, İsmail, Timur, Azize arkadaşlara da sunulabilinir.

Etiketler: 114 gün sema, dergah kuralları
İlginizi Çekebilecek Sohbet Deşifreleri
Son Podcast
#175 – Kendimizi Sonsuza Göre Akort Etmek

Rahmi Oruç Güvenç’in 13 Ocak 2013 tarihinde Ankara’da verdiği seminerin ses kaydının ikinci bölümü.

Güvenç, Hz. Muhammed, birlik ve var olanın güncellenmesi hakkında sohbet ediyor.