Uzun görüş, ölçü, söz, besmele, hu, şeb-i arus

Söz içinde enerji vardır. Söyleyince o enerjiyi kullanılır, kredimiz azalır. Biriktirip bir kere de söylesek, o söz olur.

071210 Sufitur 2007 00112
Rahmi Oruç Güvenç’in 16 Aralık 20087 tarihinde Konya'da verdiği seminerde Şefika Balaban Brandenberger alınan notlardan derlenmiştir.

Uzun Görüş/ Ölçü imkânı/ Aşk ve Doğru Bilgi/ Hemeopati / SÖZ/ Besmele / Hu/ Yakınlık ve NUR İlişkisi/ Okyanus/ Muhsin / Şeb-i Arus

Hazreti Mevlâna Mesnevi’de uzun görüşten bahsediyor, benim sağ elimi demir gibi güçlendirir diyor. İnsanı boyutlar ötesi ihtimallere götürür uzun görüş. Ölçü imkânı sağlamsa olasılıktan hayata geçer.

Olgunluk ölçünün gelişmesidir, doğru hale gelmesidir, bazı âlimlere göre. Kendi ruh beden birliğinde eğer insan doğru ölçüye ulaşırsa, bu doğru ölçü çok önemlidir.

Allah gruplardan bahseder: Veliler, Salihler, Sıddıklar, Erbain, Mukarrabin, Aktap, Evtat’lar vardır. Allah bazılarını bazı kullarına bildirir. Ölçünün, doğrunun oluşması da sonsuzdur.

Bir sufiye, “ben mürşit oldum”, demek zor gelir. Birçok mürşit öğrenci kalmayı tercih eder. Biz de bugün öğrenime devam etmek için buradayız. Nereden neyin olacağını bilemeyiz. Her an her türlü tecelliyi görebilecek göz lazım. Dikkati, uyanıklığı ve iyimserliği bir an için terk etmemek lazım. İnsan kendi içinde derinleşse de toplum içinde dikkatli, uyanık olması lazım.

 

Aşk tecelli ettiği zaman, aşktan başka her şey yok olur. Aşkın doğru bilgi neticesi olduğunu söyler Hazreti Mevlâna. Doğru bilgi: kritere ulaşılırsa bulunur. Akıl ve gönül arasındaki armoni ve dengeye bağlıdır. Vesvese olmaz ve uzun görüş bilgisi olur. Sağ el güçlenir. Bu gücün ne olduğunu insan manevi olarak geliştikçe anlar.

Büyük tasavvuf erbablarına bakınca, kendi içlerinde tutarlı ve dengeli olduğu gibi, dış ilişkilerinde de tutarlı ve dengelidir. Onun için adildir, bu sebeple de güvenilirdir. Tüm bunlar zincirin halkalarıdır. Davranış şekillerini oluşturur. Bunun için zikri daim içinde olmamız lazımdır. Bu da Allah’ı hiçbir zaman unutmamaktır. Eşyanın her zerresi ile ilişki kurabilecek uzun görüş olur. Lebit, “ne ki Allah’tan ayrıdır, batıldır” (külli şey’in mahal la Allah’ı batılın) demiştir. Biz de Allah’tan ayrı olmamayı öğreten görüşü öğrenmek yolunda çaba sarf etmeliyiz. Arz talep kanunu. Biz biriyle buluşmayı düşünmeyebiliriz. Ancak gıyabında takdir edip beğendik benimsedik ve dinledik. Uzun vadede düşünceye odaklanınca tecelliye sebep olan müşahede yaşayabiliriz.

İnsanın üzerinde durduğu, unutmadığı konular tasavvufi konular olur ve devam edilirse görünenin arkasındakini sezmeye çalışmak ibadetin getireceği güzel sonuç olur.

Bir küçük çocuk yaramazlık yapmış, duvara çıkmış. Çok küçük, çok tehlikeli pozisyonda buraya başka kişi çıkamaz. Anne çağırıyor çocuk oralı değil. Hz. Ali’ye başvuruyorlar, anlatıyorlar. Geliyor, bakıyor, “onun yaşında başka bir çocuk çıkarın oraya” diyor. Sahiden de başka bir çocuk oraya çıkınca diğeri geliyor. Bugün tıbbın en önemli karakteristik özelliği homeoapati.

Hemeopatinin kurucusu Samuel Hahnemann. Prensibi de şu esasa dayanır; benzer benzeri çeker. Dervişler bilir ki sen Allah’ı zikredersen, O da seni zikreder. Benzer benzeri çeker. Yaşadığı boyutta insan maddeleri hissederse eşyanın da Allah’ı zikrettiğini fark eder. Dün konserde rebabı ayağa kaldıralım diye bir şey söyledik. Baktım ki rebabın burgusu kırılmış; ayağa kaldırmadan yapamayız!

Nutuk Hak’tır.

Konuşma, sus, söyleme… Söylersen öyle bir söyle ki anında olsun.

Onun için söze çok dikkat etmek gerekiyor. Söz içinde sonsuz enerji biriktirir. Söyleyince o enerjiyi kullanmışızdır kredimiz azalabilir. Ancak biriktirip bir kere de söylesen o söz olur, bazen de bazılarına sonsuz kredi vardır, ne zaman söyleseler olur. Çünkü daima doğruyu söylerler. Sözün Zikrullah olması lazımdır.

Biz de zikrullaha, arınarak başlayalım: Estağfirullah.

Bismillahirrahmanirrahim:

Allah, bütün sıfatları topladığı halde kendisi sıfat kaydında olmayandır.

Müstecmi: Cem eden demektir. Turgut Baba böyle ifade etmiştir. Zat ve sıfat anlayışı vardır. Sıfatını bir kısmıyla eşya aleminde görebiliyoruz. Zâtını anlamamız zor. Bu sebeple zatı ve sıfatı bir arada zikretme şansı besmele ile olur.

Hu, gayb sıfatıdır. Aslı hüve’dir. Bazen Bektaşiler’de Hû, bazen de Hu diye zikredilir. İkisi de aynı kökten gelir. O uzun görüş insanı gaip anlayışına götürür. Sema Kuran’da var mı? Turgut Baba, Bakara Suresi’nde tamamıyla semadan bahsedildiğini söyler: “Onlar ki gaybe inanırlar” der ki, burada uzun görüş vardır.

Bilgimizin dışında ama var olanın kabulü. “Ve doğru dua üzerindedirler” diye devam eder. “Biz onları rızıklandırırız, onlar da o Rızkı harc ederler.”

Sonsuzluk, rızıklanma, doğru dua ve harc etmek.

Yakinlik için; uzak kalmak ayrı kalmak iyi değil diyor. Yakınlık arttıkça bilginin kalitesi artıyor. Yakınlık arttıkça nur doğuyor ve bu nur âleme yayılıyor. Nur eşya boyutunda farklı bir idraktir.  Nur ışık değildir. Biz ışık gibi algılarız çünkü gerçek nur hakkında bilgimiz yoktur. Ona ulaşınca anlarız ve ulaşıncaya kadar benzetmeler yaparız. Nur zulmetin karşıtıdır. Ve daima nur tavsiye edilmiştir.

Allah Celal’imden Cemal’ime sığının der. Cemal ve Celal kavramları çok geniştir. Rahmetim gazabımı geçer, der Allah.

Ve bir açık kapı daha: bana dua ediniz, duanızı sizin lehinize olacak şekilde kabul ederim, der. Eğer duamızda yanlışsak Allah onu bizim için iyiye çeviriyor. Ancak, nasılsa Allah iyiye çeviriyor der ve kaale almazsak, olmaz, samimi olmak gerek.

Okyanus: ona ulaşınca anlarız. Bazı Mutasavvıflar şuurlu idrakle mümkün diyorlar. Örneğin Turgut Baba anlattı: Yaşlı bir sufi son zamanları yatakta geçiriyor. Bir gün, “banyo için su hazırlayın, en güzel giysilerimi getirin ve yemek hazırlayın akrabalarımı da çağırın” diyor. Ve yataktan kalkıyor banyosunu yapıyor giysilerini giyiyor yemek masasına konuklarının yanına oturuyor. Herkes hayretler içinde, aile bir arada. O sufinin gözü saatte… Demiş ki “ben X zamanda gidiyorum.” Şok devam ediyor. Omuzunda abası var. Zamanı gelince abasını omuzuna çekiyor Allah, diyor ve gidiyor. Bu nasıl bir kontak ve nasıl bir haberdir ki kendi iradesi ve arzusu ile birleşmiş ve bu bilgi ile vücudunu kendi isteğiyle kullanmayı öğrenmiş?

Hz. Mevlâna onlar önden ve arkadan haberdardırlar, der. Geçmiş ve gelecek bir oluyor. Bu sebeple Şeb-i Arus düğün gecesidir.

Farkındalık içinde bir geçiş de çok büyük bir nimettir. Biz de bu Şeb-i Arus anlayışından dersler çıkaralım ve Hz. Mevlâna feyzinden istifade edelim.

Allah dururken neden Hazreti Mevlana’nın anlayışını ön plana alıyoruz gibi bir düşünce var ise: Bu aleme Allah’ın feyzi Muhsinler kanalı ile gelir.

İhsan sahibi: karşılıksız veren demektir. Cebrail Aleyhisselam Hz. Muhammed’e soruyor: “Muhsin kimdir?” Hz. Muhammed, “Allah’ı görüyormuş gibi hareket etmektir” diyor ve Cebrail Aleyhisselam tamamlıyor: “Sen onu görmesen de o seni görüyor!”

Kendi endişelerinden, tekamülünü engelleyecek kaygılarından, korkularından kurtulman gerek, o zaman nur olursun ve o nur âleme yayılır.

Allah muhsin insanların sayısını artırsın, nura ulaşanların sayısını artırsın, nura ulaşanların nuru yaymalarını artırsın.

Şeb-i Arus kutlu olsun!

Etiketler: kriter, Mevlâna, sema, söz, uzun görüş
İlginizi Çekebilecek Sohbet Notları

25 Kasım 2006 Seminer Notları

REBAB, ŞÜPHE, İMAN ve ASR SURESİ; Gönül Bekleme, ASR ve HUD ve Kehf Sureleri, İKNA, EMİN İnsan, İkiden Bire ulaşma

Uzun görüş, mihenk taşı, sine, aşk

Olgunluk için, olumsuz bir durumda, problem sırasında soğukkanlı ol, öfkeni kontrol et, başka açıdan görmeye çalış, uzun görüşlü ol, dar değil.

Son Podcast
#173 – Sema

Rahmi Oruç Güvenç’in 1 Aralık 2012 tarihinde Ankara’da verdiği seminerin ses kaydının sekizinci bölümü.
Güvenç semanın tarihçesi, uygulaması ve kendi çalışmalarıyla ilgili bilgi veriyor.