Arif, iman, sanat, tefekkür

Mevlevilik’te gönül bekleme adında bir uygulama vardır. Burada bütün dikkat gönlün manevi yapısına yöneltilir. Bütünlük içinde olan yüce kudret düşünülür.

Rahmi Oruç Güvenç’in 15 Ekim 2006 tarihinde Ankara'da verdiği seminerde Şefika Balaban Brandenberger alınan notlardan derlenmiştir.

“Ben sanırdım ki bu alem içinde bana dost kalmadı. Kendimi kaybettim. Dost olmayan kalmadı.”

Formüller geliyor:

“Ben O’yum ki ben dedikçe maksadımdır kudretin.” Ben değilim. Otomatik olarak devreye giriyor. Benlikten sıyrılmış olma şansı geliyor. Formüller vesvesenin yaşayacağı şeyleri azaltıyor. Ve yaşar hale geliyor. Bunu sağlamak için gıda, kesin irade, kendini geliştirmek için nefsini dizginlemek demek ki mümkün. Bazı prensiplerle başarı var. Diyet önemli. Giyecekler içinde tabii malzeme, keten, ipek, pamuklu, yün gibi hücrenin nefes alma ihtiyacını karşılayan şartları vermek gerekiyor. Plastik alüminyum yerine, çelik bakır kullanımını tercih etmek lazım.

Üstatlar;

  • Kendine zaman ayırmayı
  • Gıdaya dikkat etmeyi
  • Okumayı
  • Tefekkür etmeyi

öneriyor.

Manevi zenginliği oluşturacak kaliteyi bulup geliştirmek, disiplini ve davranış şekillerini oluşturuyor. Yalova’da 40 gün ve gece semada Mesnevî okumalarında, cüz’i iradeden külli iradeye ulaşma formülünü okuduk. Allah’ın iradesine ulaşmayı Hz. Mevlâna HAMD içinde yaşamakla anlatmış. Hamd etmek cüz’i iradeyi külli iradeye dönüştürüyor.

Teşekkür: teşekkür edilecek merciyi tanımakla olur. Kritik etmeden olduğu gibi kabul etme gibi.

Hoca Ahmet Yesevi’nin şiirleri didaktik mahiyette eğiticidir.

Yesevilik: Türk tarikatı olarak manevi yollar içerisinde hep beraberce yapılan halvet şeklinde Yesevi Yoludur.  Öğrencisi Hacı Bektaşi Velidir.

Vasiyetnamesi: yakin nedir diye sorulursa Hakk’a yakın olmaktır. Allah’ta fani ve baki olmaktır. Geçmişle uğraşmak, eldeki vakti yitirmek demektir. Geçmişle hesaplaşmak da gereklidir. Problem varsa mekanizmanın hallolması için istiğfar yapılmalıdır. Geçmişteki kökler temizlenirse gelecekteki imkânı artırır. Arzunun kalitesini emel boyutuna yükseltmek, geçmişten arınarak geleceğe yelken açmak lazım.

Afiyet nedir? Kalbin Allah ile bir an karar bulmasıdır. Kalbin göz kırpımı kadar dinlenmesi.

Tasavvuf, elinde ne varsa verir, kuyuya düşen ne yaparsa onu yaparsın.

Bektaşilerde yiyene NUR ola denir. Bu çok önemlidir. Yemek konusunda manevi yolda sülük edenler hiç tereddüt yaşamazlar.

AZAT odur ki, kimsenin incitmesinden incinmez. Civan odur ki, inciteni de incitmez.

Başı boş halde yaşayan fakat Allah’ı arayan kimsenin tutumu, Kuran’ı okuyan fakat gönlü Allah’ta olmayan kimseden hayırlıdır. KURAN evrensel bir zikirdir. Anlamak içindir. Yaşamak için Allah ile bir olmak içindir. Zaman uygunsa Arapça da okumalı sonra tefekkür etmelidir.

Hacı Bektaşi nefesi, okumasını bilirsen KURAN sensin, diyor. İnsanda nefs-i emmareden nefs-i kâmileye kadar her şey mevcut. Tüm alem sende dürülmüştür, diyor. Emaneti her yere teklif ettik, sadece insan kabul etti.

Vakit ve halin gereği ile ne varsa onu yaşa. Veli an’ın çocuğudur. Zaman yoktur. AN’lar vardır.

Arif kimdir? Marifet nedir?

Olması gerekenin bilgisine vakıf olan; ARİF odur ki dünyadan ve nesnelerden haberi olmaz. Zat-i tecelliye işaret ediyor.

Bilgide dualite vardır. Zatında öyle bir dualite yoktur. Onun ilgi alanı zamansızlık ve mekansızlıktır. Ve arifler ilgilenir, sorarlar.

Fakir Allah’tan başka kimseye ihtiyaç duymaz. Dünya ziynetinin gönlüne girmemesi için Hz. Peygamber fakirliği tercih ediyor. İhtiyaçsızlık anlamında.

Hacı Bektaş-ı Veli’den

Dervişlik üç şeydir:

  • Kimsenin bir şeyine tamah etme, kıskanç haris olma.
  • Eğer verilirse almaktan sakınma.
  • Aldığınız şeyi de saklayıp biriktirme. Likidite, akışkanlık içinde ol.

Hükümdar dört şeydir:

  • Din safiyeti
  • Güvenilir vezirler
  • Kesin karar esası
  • Azmi elinde bulundurmak

Büyüklüğe delil dört şey:

  • İlmi aziz tutmak
  • Haramdan sakınmak
  • Büyüklere saygı göstermek
  • Hak yolunda gidenlerle durup oturmak (Seni onlardan eder)

Dört şey HAK’ka eriştirir:

  • Büyüklerle oturmak
  • Akıllı kişilere danışmak
  • Kısmetsiz kimselerden sakınmak
  • Münzevilerden yardım istemek

Cahillerin sohbetini taşa çal. VAY KALBİ KARALARLA SOHBET EDENE. Negatif kişiler, endişe üreten, nifak sokan kişilerdir.

Münzevi: Halvet ehli, iç alemine zaman ayıran kişidir.

Mutluluğun delili beş şeydir:

  • Doğru söz
  • Güzel ameller
  • Olgunlaşma için gösterilen çaba
  • Helalinden rızık arama
  • Hal ehli dervişlerle sohbet

Soru: Her şeyin en büyüğü nedir?

Cevap: İki şeydir:

  • İlim ile Hakk’a yol bulur.
  • Hilim ile halka tahammül eder.

Hadis: Kim nefsini bildiyse O Rabbini bildi.

Tasavvufta nefsin ölmesi değil, olgunlaşması önemli. Alimin abid (ibadet ehli) üzerine üstünlüğü; Hak Teala meleklere secde emretti.

Nasıl Cenab-ı Hakk’ın güvenliğinde olursun:

  • Hakka karşı sıddık
  • Halka karşı insaflı -onun tarafını gözlemek
  • Büyüklere hizmet
  • El altındakilere şefkat
  • Düşmanlara hilim
  • Dostlara vefa
  • Nefsine inzibat
  • Dervişlere seha -cömert
  • Alimlere tevazu
  • Cahillere sükût
  • Ayağa kalkarsan hizmet amacıyla kalk
  • Konuşacaksan hikmet ile konuş
  • Oturacaksan hürmet ile otur

Demek ki esneklik -fleksibilite- gerekiyor.

Hacı Bektaş-I Veli Lokman-ı Perende’den feyiz almış. Anadolu insanı mutsuzken geliyor. Zor zamanda imanın gelişmesini sağlıyor. Türk-İslam-Orta Asya sentezi oluşturuyor.

Manevi varlıklarla bağlantı kurma düşüncesi ortaya çıkarıyor. Büyük velilerin halk üstünde büyük tesirlerini görürüz. Osmanlı İmparatorluğu’nun büyümesi temelinde de bu köklerle bağlantılar vardır. Araplara yönelik şartlı anlayıştan daha ılımlı bir bakış açısıdır.

Yollarımızdan biri de Bektaşilik’e çıkıyor. Burada içki üzüm suyudur. Bektaşilik’te Hristiyanlık etkisi ile şaraba dönüşmüş. Namaz, oruç, zekat, iman konusunda islam inancına aykırı hiçbir şey yoktur. Kerbela hadisesinden sonra, Sünni-Alevi ayrımı doğmuştur. Mutasavvıf inancına göre fark yoktur. Ehlibeyt anlayışıyla 12 imamla oluşan görüştür.

Fazıl Bey’in üstadı Hüsamettin efendi 27. batınından seyit bir zat. Ona göre Hazreti Peygamberimizden sonra hilafet zamanında bazı liderlerin ücretle uydurma hadis yapmış olmaları söz konusudur.

Şimdi tevhid içinde birleşme önemlidir. Ahilik kültürü çok önemlidir. Hacı Bayram-ı Veli’nin altında ahi zinciri var.

Ahiler her yemekte mercimek ve (bazen de) zeytin yerlermiş. Mutlaka gülerek yerler ve gelene büyük küçük mutlaka ayağa kalkarak karşılarlarmış. İktisadi işler ahilik kültürü ile yürütülmekteymiş.

El Musavvir: Allah şekil, renk, desen verir, manasındadır.

Sanatla uğraşanlar ll Musavvir zikrini söyleyebilir. Görünüş kazandıran, görünüşü ahenkli kılan demektir.

Nano-teknoloji ile hücrelerin kendilerine göre ahenkli ses çıkardıkları tespit edilmiştir. Deformasyon başladıkça ses değişiyor. Kaos ortamı oluşuyor. Kaos armoniden yoksun bir ortam düşüncesi getirir. Disiplin düzen aranmaz. İnsanın manevi özelliklerini geliştirebilmesi için disiplini tanımasında fayda vardır. Tasavvufta bu çok önemlidir.

Tefekkür kabiliyeti; tefekkür edebilecek kişiler zihnen duygu olarak açık kişilerdir. Genişlikle karşılayıp duyguları değerlendirebilmeye sahiptirler. Bazılarında soyutlama özellikleri ağır basar. Abstre yaşama imkanı daha fazladır. Eşyayı çok boyutlu düşünürler. Sanatın imkanı ile bazı değerlendirmelere çabuk varabilirler. Mesela Irwin Edman’ın Sanat ve İnsan isimli kitabında, derinlik ile izah var; normal şuurun ulaşamayacağı yerlere ulaşmayı anlatır. Yani sanat çok derin duygular ortaya çıkarır. Sanatla arınma yaşanır. Resim, şiir, edebiyat insanı arındırır. Kirler temizlenir. Kirler, olması gerekenle olan arasındaki çelişkiden oluşur.

Mukaddes olmaya dair ölçüler vardır. Peygamberler en üst yeri tutarlar ve sonra veliler gelir. Yaşayışları dünya şartlarında ayrıca gerçeklikte ve diğer insanlardan farklıdır. Bu, farkı en aza indirme çabası; olması gerekene olanı ulaştırma çabasıdır.

Mesnevî okunurken sema atmosferinde bambaşka duygu oluşuyor. Aynı bilgi de olsa, şartlar farklı olunca (mürşidden dinlenince) algıda açıklık oluyor. Mürşit dinleyene onu giydiriyor. Yaşatıyor. Kitabi bilgilerden alınan bilgiden çok daha farklı oluyor.

Sanat, güzelliği dile getirmeye yönelir. Güzel hala tartışılan bir kavram. Toplum dayatma ile güzelliğin yerine çirkini koyabiliyor. Ve bunu da algılayamıyor. Dengeler yer değiştiriyor. Olması gerekene ait duygular, ölçüler var. Olgunluk imkanı bunu gerçekleştirdiğimiz ölçüde artıyor.

Descartes, “ben insanım, algılarım var, rüya görüyorum, düşünüyorum ancak algıların bazen beni yanıltıyor, noksanım” diyor. Ancak olgun varlık olduğu bilinci var. Bu olgun varlıktan gelen bilgi tamamlıyor (tamlıyor). Bu anlayışa göre Allah var. Olgun varlık fikri varsa, güzel varlık; El Musavvir, şekil veren Allah var.

Yaşayış içindeki ritmin ahenkli hale gelmesi, içimizde olmasıyla nefs-i mutmainneden bahsedebiliriz. İlham veren nefse ulaşılacak ki, mutmain olan nefse gelinsin. Burada neden ve niçin yoktur; mevcut olanı kabul edecek kişilik vardır. Raziye mertebesinde tatmin olma vardır o konuda kararlılıkla devam gelir. Kendine güvenin oluşması vardır.

Tasavvuf bilgileri günlük hayata uygulanarak, manevi değerlerle özdeşleşmeye bağlı olursa gerçek kişilik gelişimi sağlanır. Abstraksiyonu, soyutlamayı özel eğitim ile geliştirmek mümkündür. Sonsuzluk duygusuyla alakalıdır. Allah kavramı sonsuzluk düşüncesini verir, ihtiyaçsız ve bütündür. Parça değil. İhlas; en önemli dayanaktır. Kalbi görüşe ulaşılır. Akışkanlıkla mümkün, hücre içindeki temizlikle… Olması gerekene, doğru bilinene doğru yolculuktur. Olgunlaşma yolu, tatmin edici vakumlu huzura götürücü bir yoldur. Bir oluşumdur.

Görünen hep O. Gönül gözünü açarak O olanı iste. Buna göre Türk İslam tasavvufunda yaşayışları görürüz.

Olması gereken kimdir? Cenabı Allah’ın âlim sıfatı var. Bütün zaman boyutlarına yaymış, zamanın hakimi ve değişmez bilgidir. Biz rölatif bilgiye sahip olduğumuzdan olması gerekene ulaşmak için talepteyiz ki talep edilen de değişmez bilgidir. Bu bir yaşama potansiyelidir. O bilgi gelince insan onu yaşar. Kaosu gidermeye yönelir. Satori -bir aydınlanma hali- gelir.

İşrak felsefesine; Nur Heykelleri isimli kitabı çalışmak lazımdır.

Bu, aydınlanmaya hak kazanınca, sebepsiz zamansız gelen bir aydınlıktır. İşrak namazı da vardır. Şehabettin Sühreverdi’nin eseri Nur Heykelleri’dir. İşrak, okçuluk hattatlık bir kişide birleşmiştir. Şeyh Abdullah okçular tekkesi şeyhi. Ok ustaları yetiştirmiş aynı zamanda hattat. 35 metreden gözü kapalı hedefi buluyor. Duygu ve sezgileri ile atıyor; bu kalp gözünün açılmasıdır. Oksipital lobda (arka beyin) gelişme oluyor. Ruh’i görüş ortaya çıkıyor. Bu yolda giderken kaostan kurtulmak için kendimizle barışık olmak, güvenmek gerekir ki, bu da kendimizi affetmekle başlar.

Olması gerekenle olmakta olan arasındaki yol; benlikle, egosantriklikle alakalıdır. Bütüne saygı duyularak bu egodan çıkılır. Barışık olmakla olur. Allah’ın rahmetine sığınarak bu yapılır. İlham arttıkça zanlar azalır. Soyut (düşünme) arttıkça zan ile hata geriler. Bütünlüğe tevhide yönelme ile alakalı olarak zan tehlikesi azalır. Hazreti Mevlana, “Zanlarınız size fayda vermez” der.

İstiğfar kaotik ortamı temizler. Hem geçmişi temizler hem günlük hayatta Allah’ı vekil edinme inancıyla, O’nun kendi üzerimizde tasarruf etme şansını buluruz. O irade-i cüziyeyi kullanma yönünde tekamül şansımız artar. İrade-i külliye içine girer. Cüzi iradeden külli iradeye geçiş de hamd ile mümkündür (Mesnevi okumalarımızda gördük). Bu, şükrün derinidir. Gerekçe olmadan teşekkür var. Rıza noksan görmemekle mümkün.

Lebid, “ne ki Allah’tan ayrıdır, batıldır” demiş. Noksan görmemek çok önemli.

Cemali sıfatın olduğunu görebilmek, bunu yaşayacak imkanı oluşturabilmek. Erdem budur. Hud Suresi bir çok peygamberlerin özelliklerini anlatır. Kavimlerinin onları anlamadığını ve bunun gerekçelerini yazar. Onlar kendilerini olması gerekene göre ayarlamış insanlardı. Hud Suresi’nde Allah, Hz. Peygamber’e bile, “senin ikna olman için anlatıyoruz” diyor. İkna önemlidir. Gelecek feyiz ile farkına varmaya başlayabiliriz. O zaman yetki, kanaat sahibi oluruz, her an Allah’la olabilmektir. Fiiliyatta O’nu öne koyabilmek demektir. İkna, doğru bilgi ile kolaylaşır. Onlar Allah’ı Allah da onları sever. Yol kapalı değil.

Hakikat bilgisini yakalama şansı bu anlayışı kavramakla mümkündür. Eşyaya bakınca geri planına bakmak gerekiyor. Sonsuz kaynak, idrak, şuur ve bilgi vardır. Her şeyde her şey mümkündür. Böylesine soyutlamanın duyguya geçmesi; ikna olan endişeyi atar. İman ortaya çıkar.

Allah için zaman ayırmak. Mevlevilik’te buna gönül bekleme deniyor. Bu zamanı sana ayırıyorum tekamülüm için gerekeni nasip et niyazıdır. Burada bütün dikkat gönlün manevi yapısına yöneltilir. Bütünlük içinde olan yüce kudret düşünülür. Orada hissedilen şeyler mürşitle konuşulur.

Ürün kaldırma, gönül kaldırma, ekilenin, yani ekilen ekinin hasatının alınmasıdır. Konuşulmasında da faydalar vardır. Tekrar konuşuldukça kademe kademe derinleşir. Allah devamlı ibadeti sever. Nöron havuzunun doldurulması gibi. Uyarıların biriktiği havuzda bilgi karşı tarafa geçer.

Kur’anda ticaretle meşgul olmaları Allah’ı zikretmelerine engel olmaz der. Bu beklemede konsantrasyon ve objektivite çok önemlidir. Dışarıdan izlemek ve tabii öncelikle niyet ve devamlılık ve sabırla beklemek…

Etiketler: Ahilik, Ahmet Yesevi, arif, Hacı Bektaş, sülûk, tefekkür
İlginizi Çekebilecek Sohbet Notları

Karagöz

Hakikat perdesi ezelden Allah’ın hükmüdür. Her neye iman ile bakarsan görünür hale gelir. Cihanı gaflet perdesi istila etmiş, imanla bakan az.

15 Ekim 2006 Seminer Notları

Sanat, yeni, çok derin duygular ortaya çıkarır. Sanatla arınma yaşanır. Resim, şiir, edebiyat insanı arındırır. Kirler temizlenir. Kirler, olması gerekenle olan arasındaki çelişkiden oluşur.

Son Podcast
#173 – Sema

Rahmi Oruç Güvenç’in 1 Aralık 2012 tarihinde Ankara’da verdiği seminerin ses kaydının sekizinci bölümü.
Güvenç semanın tarihçesi, uygulaması ve kendi çalışmalarıyla ilgili bilgi veriyor.