İslam’da Sema
Pek çok insan sema dediğimiz dönüş olayının Hz. Mevlana ile başladığını düşünüyor. Veya öyle zannediyor. O işin doğrusu söyledir, bildiğimiz kadarıyla: Bazı literatür bilgilerinin ışığı altında, Hz. Peygamberimiz zamanında Neced’li bir Arap şair Hz. Peygamber’in bulunduğu bir mecliste bir şiir okur, “çare kendimde” diye. Bu şiiri duyan Hz. Peygamber çok etkilenir, ayağa kalkar ve sema yapmaya başlar. Bu da maalesef pek söylenmez. Ve orada bulunanlardan biri de “Ya Muhammed, ne güzel dönüyorsun.” dediği zaman, o kişiye cevabı, “Sevgilinin adı anıldığı zaman harekete gelmeyen bizden değildir” tarzındadır.
Hz. Mevlana’ya kadar olan zaman içinde pek çok sufinin sema yaptığına dair bilgiler vardır. Hatta bunlardan Cüneyd-i Bağdadi Hazretlerine de sema hakkında ne düşünüyorsun diye sorulduğu zaman bir ayetle cevap vermiştir: “Siz dağları yerinde duruyor mu sanıyorsunuz? Her biri yol alıyor.” [Neml, 88]
Yani Hz. Mevlana’ya kadar sema yapılmıştır. Pek çok sufi bunu kullanmıştır. Fakat Hz. Mevlana’da popüler hale gelmiştir.
Hz. Mevlana ve Sema
Hz. Mevlana’nın hayatını okuyanlar daha çok bilir. Okuyup da unutmuş olanlara kısa bir hatırlatma itibariyle, Hz. Mevlana birçok mürşitler edinmiştir. Birçok mürşit ona ders vermiştir. Bunların en başlıcaları içinde Burhaneddin Muhakkik vardır. Ondan sonra Sadreddin-i Konevi vardır. Çelebi Hüsameddin söz konusudur yine onun camiasında. Ve sonra da Şems Tebrizi devreye girmiştir.
Turgut Baba’nın da Şems Tebrizi için şöyle bir ifadesi vardır: “Cezbe-i ilâhi sakisi” diye bir söz kullanmıştır. Yani ilahi cezbeyi sunan kişi.
Hz. Şems bazı sebeplerden dolayı Konya’yı ikinci defa terk ettikten sonra, Hz. Mevlana büyük bir üzüntü içerisinde kuyumcular arastasından geçerken, Selahaddin Zerkubi’nin dükkanının önünde bulunduğunda, o dükkandan gelen altın-gümüş döverken çıkarılan ritimden etkilenerek sema yapmaya başlamıştır. Ve bu sema giderek popüler hale gelmiştir.
Hz. Mevlana’nın yaptığı semayı merak edenler için Arifler’in Menkıbeleri kitabı önemli bir hazinedir. Bu kitapta anlatıldığına göre de Hz. Mevlana cezbeye dayalı semalar yapmıştır. Üç gün, yedi gün, on altı gün ve kırk gün semaları vardır, hiç durmadan yaptığı semalar; bu kitapta belirtildiğine göre -ki biz onun doğru olduğuna inanıyoruz.
Oruç Güvenç ve Sema Etkinlikleri
Biz de şimdiki halde 25-30 dakikada tamamlanan sema mukabelesine karşı Hz. Mevlana zamanında, onun tarafından yapılan bu semaların daha önemli olduğuna inandığımız için, üç günlükten başlayıp, 18 defa… yok 18… 21’di galiba… 21 defa üç gün üç gece, üç defa beş gün beş gece, 4 defa yedi gün yedi gece, üç defa kırk gün kırk gece, bir defa altmış altı gün altmış altı gece sema yaptık. Bunların büyük kısmı, uzun semalar, Yalova Gökçedere’de oldu. İspanya, Avusturya, Almanya, İsviçre’de de birçok semalar bu şekilde yapıldı. Ve İsviçre’de başladı.
Bu sene Ağustos ayında 16-23 Ağustos [2012] tarihlerinde yedi gün yedi gece düşünüyoruz, Allah nasip ederse gelecek sene doksan dokuz gün doksan dokuz gece sema programımız olacak orada, Gökçedere’de. Onun da sebebini soranlara şöyle söylüyoruz: Kırk günlük semalar bitiyor, ben zor durduruyorum arkadaşları. Frene basıyorum, durmuyorlar. Yani öyle bir cezbe hali var ki devam ediyorlar. Ya, kırk gün kırk gece, insan yorulmaz mı? Yok! Devam… Sonradan soruyoruz… “Ya” dediler, “bize yetmiyor bu.” Peki… Ne yapalım? Hz. Mevlana kırk gün, yedi gün, on altı gün, üç gün yapmış. Toplamı altmış altı. Bunun üzerine altmış altı gün altmış altı gece sema yaptık. Yine fren tutmadı. Zor durdurduk. Ondan sonra ne yapalım? Altmış altıdan sona ne geliyor artık? Doksan dokuz geliyor. Esma-i Hüsna adedi diye doksan dokuza karar verdik gelecek sene.
Hepinizi bekleriz. Baştan sona orada olmak şart değil. Baştan sona orada olanlar için tabi muazzam bir teşekkülümüz var şimdiden. Ama ben üç gün gelirim, ben on gün gelirim, ben iki ay gelirim, ben bir gün gelirim… hepsi kabülümüzdür, hepsi başamızın tacıdır. Şimdiden bunu söylemiş olalım. Altmış ülkeden yüzlerce insan gelmiştir bu toplantıya.
Şimdi biz onun özetini yapıyoruz. Emre’den rica edeyim, hafifçe açalım şurayı. Hatta sema vaziyetine geçelim. Kenarlara varalım. Murat, sorabilir misin 10-15 dakika geçirebilir miyiz 6’yı?
Kuran ve Hadisler
Şimdi, Kuran-ı Kerim’de bakara suresinin sonuna doğru “fe semme vechullah” [Bakara 115] ayetine göre, “her nereye bakarsanız görünen Allah’ın yüzüdür” ayeti mucibince semada böyle bir açıklama vardır. Dönüş sırasında bütün farklı yönler bir yön olur.
İkincisi, Kâbe’de hac sırasındaki tavaf, veya umre sırasındaki tavafı düşünelim. Ortada Kâbe var, etrafında tavaf ediliyor. Sema sırasında kalp tavaf edilecek yerdir. Ve sema yapan kendi kalbini tavaf eder. Ve şöyle de bir hüküm vardır. “Alemlere sığamam ama inanmış kulumun gönlüne sığarım” işte o makam, orada tavaf makamıdır. İnanmış kulun gönlünün sembolü olan Kâbe.
Sema Uygulaması
Şimdi, bunun için önce yer öpülür. Yer ve ben aynı şeyiz anlamıdır. Buna görüşme adı verilir. Ayak pozisyonu bu şekilde, sağ ayağın baş parmağı sol ayağın baş parmağının üzerine basar. Sağ kol üstte olacak şekilde çapraz bir selam vaziyetiyle selam verilir. Bu geleneğe saygıdır ve izindir.
Sonra yavaş yavaş dönüş başlar. Sol ayak sabit, sağ ayak dönüş tarzında. Yavaş yavaş sağ kol gayb alemine yükselir, tevazu ile, samimiyet ile. Oradan alınan her neyse insanlık alemiyle, eşya alemiyle, varlık alemiyle paylaşılır.
Sema yeni yapacaklar olanlar, zorluk çekenler olursa, dönerken sağ elin içine veya sol elin ucuna bakabilirler. o zaman baş dönmesi daha kontrollü hale gelir.
Sema bittiği zaman aynı selam vaziyeti tekrar alınır. Yer öpülerek sema tamamlanmış olur.
Sema sırasında önemli olan şeylerden biri kolu çok fazla açmamaktır. Eğer saha uygunsa, genişse istediğiniz gibi kolu açabilirsiniz ama başkalarına hak vermek için, biraz ekonomik açmakta fayda vardır. Bir arada Konya’da öyle bir şey olmuştu, çok insan vardı. Böyle yapıyorlardı semayı [ellerini yukarıdaki sağ elini ve aşağıdaki sol elini vücuduna yapışık tutarak]. Onun için de bu kadarlık bir oda içinde 40-45 kişi sema yaptı. Çok fazla yayılmamak lazım. Yani kuyruklu yıldız gibi olmamak gerekiyor. Sabit bir yerde sema yapmak da ayrıca güzel ve başkasının hakkını korumaya da yardımcı oluyor diyelim.
Yavaş yavaş sema yapılır. Çok uzun olmasın. Bir müddet sema yaptıktan sonra yeri başkasına bırakacak şekilde, bir sirkülasyon tarzında sema yapalım.
Soru: Hocam, sağ ayak sol ayağın üzerinde. Bunun bir anlamı var mı?
Oruç G.: Bir kere bu gelenekten geliyor. Yorum daha sonra. Gelenekte böyle, fpakat onun da ayrı bir hikayesi var. Sonra onu da anlatırız inşallah.
Sema yapmayanlar için zikre iştirak etmek mümkün.